Mustafa Demirkanlı yazdı: “Müstehzi Bakışlar Altındaki Ödüller”

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın dağıttığı “Hoşgörü Ödüllerini” çoğumuz hatırlar. Önce ödül verilecekler listesi yapılıp, sonra bu listenin içinin doldurulduğu meşhur ödüller. Hiç tahmin edemeyeceğiniz isimler koştura koştura almışlardı ödülleri. İki kişi hariç kimse bu neyin ödülü, kim veriyor diye sormamış, sorgulamamıştı.

Edip Akbayram ödülü kabul etmemişti, kabul etmeyen diğer sanatçı ise; “Başının Üzerinde Mücevher Taşıyan Kadın: Macide Tanır”dan başkası değildi. 

Macide Hanım’ı, vakıftan ararlar, ödül vereceklerini söylerler, törenin yerini, saatini söylerlerken… Macide Hanım, karşısındakini kibarca susturur, telefonlarını ister, ben sizi arayacağım, der.

Hemen Cumhuriyet Gazetesi’ni arar, durumu anlatır ve sorar: “Bunlar kimdir, bana neden ödül veriyorlar?”

Yanıtın ilk sözcüklerini duyar; “Fetullah Gülen…” Karşısındakini yine nazikçe susturur; “Tamam gerisine gerek yok” der ve not aldığı telefonu arar, teşekkür eder, ödülü kabul edemeyeceğini belirtir, karşısındakinin konuşmasına izin vermeden, yine nezaket içinde telefonu kapatır.

Bugün, aşağıdaki fotograf önlerine konulduğunda; “Bilmiyordum, bilsem alır mıydım?” diyenler, Macide Hanım’ın yaptığı minik bir araştırmayı yapmamış, ödül lafını duyar duymaz koşturmuşlardı. 

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın 1996 yılındaki ödül töreninden

Aslında soru çok basit: Kim, neden?

Türkiye’de bildiğim kadarıyla gerekçesi açıklanan tek tiyatro ödülü Tiyatro… Tiyatro… Dergisi’nin düzenlediği “Tiyatro Ödülleri”ydi. Bu ödülün; neden başladığını, neden sonlandırıldığını bir sonraki yazımda aktaracağım, bu vesile ile Ocak 2016’da son sayısı yayımlanarak basılı yayın hayatını sonlandıran Tiyatro… Tiyatro… Dergisi’nin bende kalmaması gerekenler de dahil olmak üzere 25 yılını, kronolojik olmayan bir akışla; okurlarla ve tiyatro tarihçileri ile paylaşmaya başlayabilirim artık. 

Bu kadar beklememin nedeni; hemen, soğumadan ilk günlerin heyecanıyla olmasın, bir de araya sıkışan öğrencilik yoğunluğunda kesintiye uğramasın isteğimdi. Son sayıdan bu yana 4.5 yıl geçti, 2 ders hariç okul da bitmiş sayılır. O zaman anıların başlangıcını ödüllerle açmalı değil mi?

Tiyatro… Tiyatro…Dergisi olarak iki ödülü reddettik ve iki sezondur herhangibir ödül haberini yayımlamıyoruz, yukarıdaki iki soruyu sorduğumuz için: Kim, neden? Bu sonraki yazının konusu.

***

Yeni Tiyatro Dergisi’nin “8. Emek ve Başarı Ödülleri” açıklanmış, listeye göz attım, doğru saydıysam 37 kategoride, 56 ödül dağıtılmış.

Yılın Genel Sanat Yönetmeni: Murat Atak (Mersin Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu) satırını görünce şaşırdım, hem de çok şaşırdım.

2019-20 sezonunun açılışıyla ilgili olarak Belediyenin sitesindeki haber şöyle başlıyor: “Mersin Büyükşehir Belediyesi bünyesinde yaklaşık 20 yıldır faaliyet gösteren ve Mersinli tiyatro severleri yüzlerce oyunla buluşturan Şehir Tiyatroları, perdelerini açmak için gün sayıyor. Yeni sezon için yoğun bir çalışma temposu içerisine giren şehir tiyatrosu oyuncuları provalarına devam ediyor. 

Yeni sezonun ilk ayrıntılarını ise tiyatro severlerle paylaşan Mersin Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ahmet Aksoy “2019-2020 sezonu için ekim ayının ikinci haftası ‘perde’ diyeceğiz.

Sonra, Yeni Tiyatro Dergisi’nin diğer yıllardaki ödül kategorilerine baktım ama Yılın Genel Sanat Yönetmeni kategorisini göremedim, gözümden kaçırdığım herhangi bir yıl olabilir.

Murat Atak “Kim ve neden?” Sorusunu Sorsaydı Keşke…

Sevgili Murat, sen bunca yıllık bir tiyatro insanı olarak Yılın Genel Sanat Yönetmeni diye bir kategori duydun mu, dahası böyle bir kategori olabilir mi? İstanbul B.B.Ş.T, Antalya Ş.T., Devlet Tiyatrosu, Bakırköy B.T., Kocaeli B.B.Ş.T. ve birkaç tane daha sayabileceğimiz tiyatrolar arasında hangi mantıkla, hangi ölçüyle ve hangi gerekçelerle Yılın Genel Sanat Yönetmeni seçilebilir.

Sevgili Murat, de ki seçilir. Arkadaşım sen 2020-21 sezonu için Genel Sanat Yönetmeni olarak atandın, henüz bir oyun üretmediniz, pandemi olmasaydı da, yine de sahnenizi açmamış, yani sezona henüz başlamamış olacaktınız.

Sevgili Murat, Yılın Genel Sanat Yönetmeni seçildim diye, sosyal medyada, yerel basında tebrikleri kabul ettin. Sana ödül verenlere: Neden bana bu ödülü veriyorsunuz diye sormadın? Eğer, Mersin B.B.Ş.T.’ye bu ödülü verecekseniz, 2019-2020 sezonunun Genel Sanat Yönetmeni Ahmet Aksoy’a vermelisiniz demedin? Zaten, geçen sene Mersin’in kıyısından bile geçmemiş bir seçici kurul böyle bir ödül vermeye kalkışmazdı bile, değil mi?

Başlamadığın, üretim vermediğin bir dalda ödül alıyorsun ve övünçle paylaşıyorsun. İstiareye yatmışlar, senin çok başarılı olacağını görmüşler de bu ödülü veriyorlarsa bile, hak etmeden almam, diyemedin mi?

Diyemedin sevgili arkadaşım, diyemediğin için de bu sorularla muhatap olmak zorunda kaldın?

Sana özel üretilen kategori de mi seni rahatsız etmedi?

Emek Ödülleri’ne Göz Atalım mı?

Oktay Kaynarca, Tanju Cılızoğlu (Tiyatro Dergiciliği Özel Ödülü), Esra Ülger, Aydın Sigalı (K.B.B.Ş.T Genel Sanat Yönetmeni), Vahap Seçer (Mersin B.Ş.B.B.), Dr. Haluk Bozdoğan (Tarsus Belediye Başkanı).

Sevgili Murat, biliyorsun Haluk Bozdoğan Tarsus’ta Şehir Tiyatrosu’na hayat vermeye çalışıyor ama pandemi nedeniyle henüz adım atamadılar, bekliyorlar. Sence Vahap Seçer geçen yılki tiyatroya katkılarından dolayı mı ödüllendirildi, hiç sanmıyorum. Vahap Bey seçildikten sonra diğer işlerden kafasını kaldırıp, seni Genel Sanat Yönetmeni atayarak tiyatroya ancak dönüp bakabildi. Sence bu ödüle hak kazanmak için ne yapmış olabilir? Yoksa, seni atadığı için mi bu ödüle layık görüldü?

Sevgili Murat, ödülü kabul ederken sormadın, övünçle paylaştın, hiç değilse şimdi sor:

Bana, Vahap Bey’e, Haluk Bey’e bu ödüller neden ve neyin karşılığı verildi?

MUSTAFA DEMİRKANLI

2

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku