Mesreh El Hirri Oyuncuları: “Türkiye’de Arapça da ‘Asimilasyon’ Kıskacında”

editor

Dünyanın en çok konuşulan dilleri arasında yer alan Arapça, Türkiye’de azımsanmayacak sayıda kişi tarafından konuşuluyor. Hatay’da Arapça tiyatro yapan Mesreh El Hirri (Özgür Sahne), Hataylılara unutulmaya yüz tutmuş Arapça hikayeler, skeçler anlatıyor. Halk tarafından çok sevilmiş Arapça tiyatro… Tek istedikleri biraz destek; Hataylının hikayesini başka şehirler de dinlesin diyorlar…

Duvar gazetesinden Burcu Özkaya Günaydın’ın haber/söyleşisini aktarıyoruz:

Dün Dünya Arapça Günü’ydü. Dünya genelinde yaklaşık 350 milyon kişi Arapça konuşuyor. Bazı kaynaklara göre Arapça dünyada en çok konuşulan 5’inci dil, bazı kaynaklara göre ise 6’ncı. Türkiye coğrafyasında da ise Arapça; Suriyeliler haricinde yerli halk olarak daha çok Adana, Mersin, Hatay, Urfa, Mardin, Siirt, Antep, Şırnak’ta konuşuluyor. Hatay’da Arapça tiyatro yapan Mesreh El Hirri’den (Özgür Sahne) Sevcan Rencüzoğulları ve Gülay Yüksek ile Arapça ve Arapça tiyatroyu konuştuk.

Sevcan Rencüzoğulları ve Gülay Yüksek (soldan sağa)

BEN TÜRKÇE ÖĞRETTİM ONLAR ARAPÇA

Sevcan Rencüzoğulları Hatay Samandağlı. Mersin’de doğup büyüyen Sevcan, ilkokulu da Mersin’de okur. Hatay’a geldiğinde ise okulda Arapça konuşmak yasak ve ayıpmış. Bu yasak dile Sevcan’ın merakı artar ve sınıf arkadaşlarıyla anlaşma yapar; Sevcan onlara Türkçe öğretecek onlar da Sevcan’a Arapça. Sevcan için Arapça anadilinden öte hiç Türkçe bilmeyen nenesinin dili: “Arapçayı öğrendikçe daha çok sevdim. Sevdikçe de konuştum. Bizim buralarda Arapça asimilasyona uğradı. Yarı Türkçe yarı Arapça konuşuluyor. Suriyeli bir çocuk gördüğüm zaman hiç durmadan konuşmak istiyorum. Kesintisiz Arapça konuşmak bana keyif veriyor. Tiyatroya merakım Arapça tiyatro olduğu için başladı. Sanat çok güzel ama Arapçayla birleşince inanılmaz oluyor.”

HATAYLININ HİKAYESİ BAŞKA ŞEHİRLERLE BULUŞSUN
 

2009 yılında kurulan Mesreh El Hirri zaman zaman duraksasa da çalışmalara devam ediyor. Adana Mersin, Hatay’da her sene oyun gösterimleri yapan Mesreh El Hirri, bir sefer İstanbul Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi’nde Türkiye’nin her yerinden tiyatroların katıldığı bir etkinliğe katılmış. Sevcan, Sivil Toplum Kuruluşları, belediyeden biraz destek almaları durumunda “Hataylının hikayesini başka şehirlerle buluştururuz” diyor.

ARAP KÜLTÜRÜNÜ KADIN BAKIŞIYLA ANLATIYORUZ

Sevcan, Mesreh El Hırri’yi şöyle anlatıyor: “Eski gelenekleri, yaşam tarzını, komediyi Arap kültürünü kadın bakış açısıyla anlatmak” olarak tanımlıyor. Yerel hikâyelerin kullanıldığı oyunlar, halk tarafından epey beğenilmiş; Sevcan: Bu maya halkta tuttu. Maddi manevi her türlü yanımızda duruyorlar. Halk kendisinden olanı, kendi hikâyesini seviyor. Bizim anlattıklarımız onların hikayesi aynı zamanda.”

ARAPÇA OLDUĞU İÇİN OYUNUMUZ YASAKLANDI

Sevcan, Türkiye’de sanatın desteklenmediğini, bir de farklı dilde olunca hepten köşeye sıkıştığını düşünüyor. Bunu da yaşadıkları bir olayla aktarıyor: “2018 yılında Samandağ’da Arapça tiyatro ve müzik içeren Kültür Sanat Etkinliği yapıyorduk. Valilik tarafından Arapça diye yasakladı. Hem de 21 Şubat Anadil Günü’nde.
Arapçaya karşı bir önyargı olduğunu belirten Sevcan, yeni nesil çocukların Arapça konuşmak istememesinde bu önyargının etkili olduğunu belirtti: Arapça tırnak içinde ‘fakirlerin’ ya da ‘geri kalmışların’ dili olarak görülüyor. Ya da ‘medeni’ görülmüyor; ‘ayıp’ görülüyor. Halbuki dünyada en çok konuşulan diller arasında ve dünyanın en eski, kadim dillerinden. Hak ettiği değer verilmiyor. Bu algı ortadan kalksa, kıymet verilse; çocuklarda öğrenme oranı yükselir. Okullarda İngilizce varsa Arapça da olmalı. En azından seçmeli olmalı.

ÇOCUKKEN ARAPÇA KANALLAR İZLERDİK

Gülay Yüksek de Samandağ Aknehirli. Gülay, küçüklüğünden beri Arapça konuşulan bir ortamda büyüyor. Çocukluğunda Türk kanallarından çok Arapça kanallar izlenirmiş ailede. Özellikle Suriye kanalları. Arapça çizgi filmler, filmler, haberler, skeçler… Gülay “Hatay Arapçası asimilasyona çok maruz kalmış. Yarı Türkçe yarı Arapça. Bazı kelimeler de Arapça düşündüğümüz için bozuk Türkçe. Her dil kıymetli ama anadil kalbin dili. Arapça konuşurken daha iyi hissediyorum.” diyor.

Yeni nesil çocukların, gençlerin Arapça anladığını ama bir ‘geleceği’ yok mantığı ile ilerletmediğini söylüyor: “İngilizce öğrenmek daha cazip geliyor. Popüler kültürün etkisi biraz da.”
 
Gülay da Mesreh El Hürri de Arapça tiyatro yapıyor ve şöyle anlatıyor: “Çok keyif alıyorum. Konuşmayı sevdiğim bir dille sahneye çıkmak inanılmaz bir duygu. Belediye gibi yerel örgütlerden destek alabilsek Türkiye’nin her tarafında sahneye çıkmak isteriz. Halk bizi maddi manevi elinden ne geliyorsa destekledi, destekliyor da. Ama daha profesyonel bir destekle çok daha iyi işler çıkar ortaya.”

Kaynak:https://www.gazeteduvar.com.tr/turkiyede-arapca-da-asimilasyon-kiskacinda-haber-1507724

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku