Melih Anık’ın Yaptığına, “Edep Ya hu!” Denir

Mustafa Demirkanlı

Kendine ait blogspot’larda oyun eleştirileri yazan Melih Anık’ın bir twitter paylaşımıyla, Mirza Metin tarafından savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu paylaşımı ile olaydan haberdar olduk.

Melih Anık’ın retweet’lerinde de paylaşımlarına gelen destekler vardı. Behzat Uygur: “Bir eleştiri için karakola şikayet etmek…bak bunun oyunu olur işte!” açıklamasıyla konuyu daha da ilginç hale getirdi… Bir oyun, bir eleştirmen ve şikayet dilekçesi.

Daha sonra, Anık ifade vermeye gittiği karakolda yaşadığı diyalogu paylaşmış: “bana sordular: ‘mesele ne?’ ‘hakaret iftira şikayeti’ ‘siz ne iş yaparsınız’ ‘tiyatro eleştirisi yazarım’ başı bağlı bir kadın vardı odada. Hemen o başı bağlı kadın atıldı: ‘tiyatro eleştirisi için şikayet edilir mi hiç?’ ben bu halkı bu yüzden seviyorum.”

 

 

 

 

Daha sonraki paylaşımlarında da “bir eleştirmenin şikayet edilmesinden” bahsederek konuyu, eleştirmen, eleştiri, şikayet konusuna bağlayarak, yanıltıcı bilgiler vermeye devam etmiş… Oysa, mesele hiç de Anık’ın sosyal medyada paylaştığı gibi değilmiş.

 

 

 

 

 

 

“Mirza Metin’in yaptığı intihal yâni yürütme”
Olaya baktığımızda konunun bir eleştiri olmadığı, Melih Anık’ın Mirza Metin’i alenen “hırsız” olarak suçladığı ortaya çıktı.

Ciddi bir suçlamaydı ve suçlama konusu “Panoptikon” oyunu ile ilgiliydi. Mirza Metin’in tasarlayıp-yönettiği “Panopticon” oyununu Işıl Karayel’in Mitos-Boyut Yayınları tarafından yayımlanmış “Panoptikon” oyunundan intihal ettiğini yani yürüttüğünü iddia ediyordu.

Önce Panoptikon’un ne olduğuna bakalım: “Jeremy Bentham’ın tasarladığı ve hiçbir zaman gerçek hayata geçirilememiş olan hapishane projesi. Sekizgen biçiminde bölmelerden oluşan bir binadır ve tam ortasında bir gözetleme kulesi vardır (yani öyle tasarlanmıştır) kuleden bütün hücreler görülmekte ama hücrelerden kuledekiler görülmemektedir. Amaç, mahkumların her daim izlendikleri fikrine kapılmalarıdır- kulede kimse olmasa bile. Michel Foucault, panoptikon fikrinin modern güç kavramının babası olduğunu düşünür. İzlenmese bile izlendiğini ya da her an izlenebileceğini düşünen birey kendi kendine bir oto kontrol mekanizması geliştirir ve kendini denetlemeye baslar.”

Bu hapishane projesinden yola çıkılarak onlarca oyun, senaryo yazılabilir.

Anık, Açıkça suçluyor
Mirza Metin‘in Panopticon‘u ile Işıl Karayel’in Panoptikon’u ile ilgili tanımları okuyun ve düşünün, Mirza Metin‘in yaptığı intihal yâni yürütme” Melih Anık

 

 

Anık, sadece sosyal medyada konuşuyor
Önce Melih Anık’a şu üç soruyu mail ile yönelttik ama bu haber-yorum yazısı yayımlanana kadar yanıt alamadık, yayımlandıktan sonra yanıt vermek isterse de yayımlarız.

“Soru:1″Panopticon” oyununu izlediniz mi? “Panoptikon” adlı metni okudunuz mu?
Soru:2 İzlediğiniz ve okuduğunuz varsayımıyla; her iki eserdeki benzerlikleri kısaca özetleyebilir misiniz?
Soru:3 Sadece tweetter paylaşımı ile ağır bir itham olan “intihal, apartma” sözcükleriyle bir insanı suçlamanın eleştiri kapsamında görülmesini istiyorsunuz, sizce bu paylaşımınız “eleştiri”midir?
Soru: 4 Sizin açıklamak istediğiniz herhangi bir konu varsa, açıklayabilirsiniz…”

Yazar Karayel düşüncelerini paylaştı
Anık’tan yanıt gelmedi ama biz meselenin peşini bırakmadık. Önce oyun yazarı Sayın Işıl Karayel’i aradık. Konuyu sosyal medyadan duymuş ama kendi oyunundan “apartıldığına” yönelik bir duyum almamış, kendisinin de böyle bir durumun gerçekleşeceğinin hiç aklına gelmediğini söyledi. Oyunu görmediği için de başka bir şey söylemesinin mümkün olmadığını söylemekle yetindi.

Mirza Metin de görüşlerini aktardı
“Hırsızlıkla”
suçlanan Mirza Metin’i aradık. Metin: “Ben bu oyunu ilk önce 2010’da Cerb adıyla yaptım, erkek oyuncularla. Panopticon da aynı fikrin kadın oyuncularla yaptığım bir versiyonu. Ve benim bu iki oyunum da diyalogsuz.”  (Mirza Metin’in konuya ilişkin detaylı açıklaması, yazının sonunda link olarak sunulmuştur.)

Yetinmedik, İKSV’yi de aradık
Konu aslında aydınlığa kavuşmuş, Melih Anık’ın çok çirkin bir biçimde oyunun konusunu dahi bilmeden, apar topar kara çaldığı çok açıkça anlaşılmıştı ama biz burada durmayarak İKSV Tiyatro Festivali Direktörü Leman Yılmaz’ı aradık. Yılmaz, “Mirza Metin’in daha önce erkek oyuncularla diyalogsuz olarak sahnelediği ‘Cerb’ oyununun, kadın oyuncularla ‘Cerb’ de olduğu gibi yine diyalogsuz olarak tasarladığını söyleyerek, Festival’e proje olarak sundu, bizim de ilgimizi çekti, kurullarımızda tartışarak Festival kapsamında sahnelenmesi için olur verdik.” dedi.  Leman Yılmaz, Işık Karayel’in oyun metnini görmemiş, okumamıştı, Mitos-Boyut Yayınevi’nden metni İKSV’ye göndermesini rica ettik, gönderdiler. Oyunu izlemiş olan Handan Uzal Dündar (Tiyatro Festivali Koordinatörü) metni de okuduktan sonra bize şu açıklamalarda bulundu: “Metni okudum, isimden başka herhangi bir benzerlik yok, öncelikle Mirza Metin’in oyunu diyalogsuz. Panoptikon bir kavram ve bu kavramın üzerine yüzlerce oyun yapılabilir, metni okuduğumda intihale ilişkin hiçbir bulguya rastlamadım, dediğim gibi zaten sahnelenen oyun diyalogsuz.”

Melih Anık, “Panoptikon” kavramının ne olduğuna bakma gereği bile duymadan, isim ve konunun aynılığından hareketle ağır bir suçlamada bulunmuş, tamamen bilgiden yoksun, dayanaksız olarak bir tiyatro insanını “hırsızlıkla” suçlaması ve sonrasında sosyal medyada “bir eleştirimden dolayı savcılığa şikayet edildim” algısı yaratması “hırsızlık” suçlamasından da çirkin bir davranış. “Hırsızlıkla” suçladığı muhatabını, yanlış bir algı oluşturmaya çalışarak “eleştiriyi” şikayet etti demesi hiç doğru ve yakışık alan bir davranış olmamış. Böylesine ağır bir ithamda bulunmadan önce; metni okumak, oyunu izlemek gerekmez mi? Anık, ne oyunu izlemiş ne de metni okumuş.

Anık’ın hiç zaman kaybetmeden Mirza Metin’den ve okurlarından özür dilemesi yerinde bir davranış olur.

Mirza Metin: “Melih Anık’ın yaptığı eleştiri mi, mesnetsiz itham mı?”

2

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku