Kumbaracı50’nin 6-16 Aralık haftası programı açıklandı. Program şöyle:
|
Matrak, dinamik ve sımsıcak bir oyun. Hikaye iklim krizinden yola çıkarak dallanıp budaklanıyor. Melih, Cevdet ve Orhan’ın kendi hikayelerinin de iç içe geçtiği, üç kişinin oynadığı çok kalabalık bir oyun. Oyun başlar başlamaz seyirci kendini o çok bildiği mahallelerden birinin içinde buluyor. Melih, Cevdet ve Orhan kendi dertlerine Dünya gezegeninin de derdini eklediğinde ortaya çıkan kaos oyun boyunca devam ediyor. Yazan: Volkan Çıkıntoğlu |
|
Oyun, bir çağrı merkezinde geçiyor. “Hatırlatma Merkezi”nin şikâyet bölümünde, biri uzun zamandır çalışan, diğeri yeni işe başlayan iki kişinin gece vardiyası sırasında, çağrı sisteminde işler karışır. Buldukları çözümler ve cevaplar; gerilim ve mizahın iç içe geçtiği yüksek tempolu bir gece sonunda, onları çarpıcı bir gerçeğe ulaştırır. Yazan: Yiğit Sertdemir Oynayanlar: Gülhan Kadim, Yiğit Sertdemir |
|
William Shakespeare’in; aşkla, sihirle, doğayla, insanla ve perilerle dolu komedisi “Yaz Gecesi Rüyası”, Can Doğan’ın çevirisiyle ve bir Kumbaracı50 uyarlamasıyla seyirciyle buluşuyor. Aşkı gördüğü yerde aklı karışan gecelerin perisi Puck, “o” yaz gecesi dönümünde sebep olduğu her şeyi tekrar tekrar anlatmaya mecburdur. İbretlik nefis bir masal belki, ya da kocaman şahane bir yalan, hatta belki de ayarı bozuk müthiş bir rüya… Kim bilir? Cupid’in yayını alıp kaçan bir periden her şey beklenir. Siz istediğiniz yerden dinleyin, yeter ki aşkın peşinden gidiverin. Yazan: William Shakespeare Oynayanlar: Burcu Özhızalan, Ceyda Akel, Gizem Akdoğan, Gülhan Kadim, Sercan Gülbahar, Tuğra Can Bıçak, Yeşim Sarı |
|
Kadının öldükten (öldürüldükten) sonra bile bozulmaya çalışılan bedeni sahnede, aynı anda bir canavar, katil, iyi eğitimli bir oğul, kurban, sanatçı, peygamber olan bir erkek tarafından, sadece dil ile ele alınıyor. Dilde kabul ettiğimiz ve normalleştirdiğimiz kadının erkek tarafından bozulan bedeni, imajı, yeri kaçacak hiçbir yer bırakmadan irdeleniyor. Cesaretli tınılara gitmekten çekinmeyen, her paragrafın başka bir sese dönüştüğü “klasik jazz” metni olarak Close up, erkeğin, erkekliğin, erkek egemen sistemin kara deliğine giriyor. Kadının bu savaştaki yerini, neye inandığını/inandırıldığını, fantezilerimizdeki yerini, erkek beynindeki varlığını sorguluyor. Yazan: Koffi Kwahule |
|
Neredeyse görünmeyecek kadar fark edilmeyen bir kadın, yeraltında sessiz uyuyan ölülerin yerüstünde yeniden konuşulması için anlatıyor. Hayalet olup da kaybolmalarına izin vermemek için. “Herkes anlatılacak kadar eşittir.” Yazan: Elif Ongan Tekçe |
|
Absürd Tiyatro’nun öncü yazarlarından IONESCO’nun 1951’de yazdığı “Ders” oyununda; hizmetçisiyle birlikte yaşayan bir öğretmenin evine, özel ders için yeni bir öğrenci gelir. Oyun, diyaloglar, ilişkiler hiç de beklendiği şekilde ilerlemez. Kimsenin aslında özgür olmadığı bir dünyada hem öğretmenin hem de öğrencinin ezberlere sığındığı, şiddetin bir farsa dönüştüğü, farsın içindeki şiddeti kustuğu ve bizim kendimizle yüzleştiğimiz bir hayat hikayesi. Bizim hikayemiz. Tıpkı oyunun karakterleri gibi döngüsel bir ‘oyunda’ aynı daireleri çizerek yaşıyoruz. Hepimizi bir diğerinin celladı haline getiren bir sistemin acıklı komik kuklalarıyız. Kahkahanın sefil tarafı hayatımızın özeti. Ders’e hoşgeldiniz. Yazan: Eugène Ionesco Oynayanlar: Semah Tuğsel, Şirin Keskin İndere, Yiğit Sertdemir |
|
Bu ilk oyunumuzda Çağdaş Türkiye Edebiyatının öne çıkan genç yazarlarından Gamze Arslan’ın öykülerini Sanem Öge’nin sahneleyişiyle bir araya getiriyoruz. Gamze Arslan’ın “büyülü gerçekçi” öykülerinden sıyrılan ayrıksı karakterler, Sanem Öge’nin süzgecinde sizlere ulaşmaya çalışan birer “güvenilmez anlatıcıya” dönüşüyor. Geçmişlerinden bugüne sürükledikleri şiddet sarmalının kıskacında bilerek ya da bilmeyerek kriminalize olmuş bu üç karakter, anlatıları içerisinde kendi sürpriz sonlarını hazırlıyor. Yazan: Gamze Arslan |
|
Aralık KonuklarıClose Up / Hokuscorpus |
|