Küba’dan Bir Tiyatro Kumpanyası: “Küçük Arı Kovanları, La Colmenita”

editor

José Martí1 Küba Dostluk Derneği, 23 Nisan vesilesiyle “La Colmenita (Küçük Arı Kovanı)” Çocuk Tiyatrosu Kumpanyası ile bir söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşiye La Colmenita Çocuk Tiyatrosu Kumpanyası’nın Kurucusu ve Direktörü Carlos Alberto Cremata (Tin) ve yaşları 7 ila 11 arasında değişen 4 minik “arı” katıldı. Raul Castro’nun onları izledikten sonra “sırf bunun için, Sierra Maestra’ya2 çıktığımıza değer ve yine sırf bunun için, gerekirse yeniden çıkmaya hazır olmalıyız” dediği La Colmenita’yı biraz daha yakından tanıyalım.

La Colmenita, uzak bir coğrafyada, okyanus aşırı bir ülkede ama bize bir o kadar yakın, dünyanın belki de en sıcak, en cana yakın halkının ülkesi Küba’da, 14 Şubat 1990’da 20 çocukla kurulan bir çocuk tiyatrosu ve sanat kumpanyası. 31 yıllık süreçte kartopu gibi büyüyerek başka “Küçük Arı Kovanları” yarattı ve Küba’nın dünyayla paylaştığı, bu ülkelerle sevgi köprüleri kurulmasına sebep olan bir esin kaynağı oldu. Önce başkent Havana, ardından çevre il ve ilçelere yayılan “Küçük Arı Kovanları” nihayet bugün Bolivarcı Venezuela, El Salvador, Kolombiya, Panama, Nikaragua, Dominik Cumhuriyeti, İspanya (Cantabria, Sevilla, Kanarya Adaları), Meksika (Chiapas, Querétaro, San Luis Potosí) ve Kanada gibi dünyanın birçok ülkesinde umut olmaya devam ediyor. La Colmenita, Tin’in deyimiyle “yaş sınırı olmaksızın içindeki çocuğu yaşatan herkese açık” bir sanatsal üretim merkezi.

Dünyada La Colmenita’ya benzeyen çok fazla deneyim var. “Uluslararası Çocuk Tiyatrosu Komitesi”, Bangladeş’in başkenti Dakka’da “Minik İnsanların Tiyatrosu”, Uganda… Ancak Tin’e göre, La Colmenita’nın onlardan ayrılan yanı, “tiyatroyu, Martí’nin toprağını ve tohumunu hazırladığı, Fidel’in o tohumu ektiği öğretileri hayata geçirmek için kullanması ve bu öğretileri oyunlu, sevimli, sanatsal ve zevkli bir şekilde minik insanlara aktarabilmenin bir yolu, insani değerler edinmek, bu değerleri birbirine bulaştırmak için bir vesile” olarak görmesi.

La Colmenita, Martí’nin çocuklar için yazdığı ve Kübalı çocukların başucu kitabı olan “Altın Çağ” isimli yapıtında düşünü kurduğu: “çocuklar haftada bir kez olsun bir araya gelmeli. Kimin için bir iyilik, iyi bir eylem yapabileceklerini düşünmeliler. Bir araya gelip kafa yormalılar” dediği hedefi hayata geçiriyor. Küçük Arı Kovanları, “her gün biraraya gelerek faydalı bir iş yapmaya duyulan açlığı, susuzluğu birbirlerine zerk ediyorlar, insanlığa iyilik etme arzusunu, insanın içinde mutluluk ve zevk uyandırması ve bundan teşvik duyması için körüklüyorlar”, yeni insanı her gün tekrar üretiyorlar.

La Colmenita, 1 Ocak 1959 Küba Devrimi itibarıyla, çocukların hayata katılımı için sürekli açılan yeni kapılardan ve bu açılımın yarattığı meyvelerden sadece biri. Tin, katılım kavramını açarken, bu başlığın “çocuk hakları sözleşmesinde en az hayata geçirilmiş hak” olduğundan söz ediyor, “tüm dünya için, çocukların pek azının sürece katıldığını ve çoğunlukla, yetişkinlerin dünyasına tabi kılındıklarını” aktarıyor. Tüm verimli topraklarına, madenlerine ve kaynaklarına rağmen, yaklaşık 22 milyon çocuğunun 3’te birini aç bırakan ülkemizde3, çocuk gelinleri, 6 yaşında başörtüsü ile sokakta oynamaya çalışan kız çocuklarını, bilimsellikten koparılmış dinci, gerici ve piyasacı eğitimi düşündüğümüzde “çocukların hayata katılımı” kavramı – ya da bunun elzem bir ihtiyaç olması – biz Türkiyeliler için biraz daha netleşecektir.

Peki bunun tam zıttı olan Küba Sosyalist Devrimi bu katılımı nasıl sağladı? Kübalılar için Devrim, “Küba’nın her yerinde, insan ruhunun kendini ortaya koyması için yeni kapılar ve yollar açmayı kendine görev belleyen, yaratıcı potansiyeli açığa çıkarmak için çaba sarf eden” şekilde dünyayı algılama ve değiştirme biçimi.

Kendi haklarının dünyadaki diğer çocuklardan ne kadar ileride olduğunun bilincinde olan, dünyanın umudu olduklarının farkında olan ve bu sorumluluğu hisseden 4 minik “arımız”, söyleşimizde bizlere adeta yaş kavramının toplumsal bir kurgu olduğunu bir kere daha hatırlatıyor. Çocuklarımız, ülkemizde bir çok yetişkinin belki de hiç sorgulamadığı “çocukların yönetime katılmasından” söz ediyorlar. La Colmenita’yı “yaşamın önemli bir parçası, ikinci evleri, bir yaşam okulu, istedikleri her şeyi sanat aracılığıyla yapabilmenin bir aracı” olarak görüyorlar. Onlar için önemli olan değerlerin cennet vaadi ile yarın, gelecekte değil, tam da bugün, burada, “hayata bir şeyler katmak ve daha iyi insanlar olmak olduğunu”, “ileride büyüyüp meslek edindiklerinde de işlerini iyi yapıp, iyi insanlar olmayı” öğrendiklerini aktarıyorlar. Pandeminin “kader” olmadığını, insanın doğanın dengesini bozmasının bir sonucu olduğunu ve yine dua ederek geçmeyeceğini biliyorlar. Hatta pandemi sonrasında tüm gezegenle paylaşmayı hedefledikleri yeni oyunlarını bunun üzerine tasarlıyorlar.

Onlar için Fidel, “kahraman ve (Tin’in deyimiyle)Kübalı Nazım Hikmet Martí’nin başlattığı” bağımsızlık mücadelesini “tamamlayan, bilgili, eğitimli, öncü, baba, herkesi sevebilen, dürüst, doğru, samimi, şefkatli, büyük bir insan”.

Söyleşimiz, 62 yıldır devam eden, “akıldışı bir nefretle motive olan, küçücük bir adaya soykırım” niteliğinde ABD ablukasının çocukların yaşamlarındaki etkisini konuşarak devam ediyor: “sadece sağlık ve tıp alanında bile faturası çok ağır.. gerekli ilaçları getirmek (dahi bir mücadele konusu)… hayatın her alanında ve her anlamda, bilimsel ve teknolojik gelişimi engelliyor, bilimsel projelerde kullanılan bazı malzemelerin satın alınması olması gerekenin 3 katına mal oluyor”. Kanser ile mücadelede dünyaya önemli katkılar sunan, biyoteknojide dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olan ve tüm dünyaya dayanışma bilinci ile sağlık hizmeti sunan Küba hekimleri, bilgiye erişim kısıtı yaşıyor, bilimsel sitelere, dergilere, forumlara ulaşamıyor, daha doğrusu erişimleri kısıtlanıyor. Örneğin büyük bir bilimsel projede ihtiyaç duyulan ekipmanlardan sadece 1 tanesi bile ABD patentli ise o ürüne erişilemiyor. Bunun sonucu olarak, bazen vardıkları bilimsel sonuçları bile yayınlayamıyorlar, çünkü ekipmanı elde ediş biçimleri ABD’nin tüm dünyayı binbir tehdit ve yıldırma ile zorla kabul ettirdiği abluka koşullarına ters, dostluk ve dayanışma ile 3-4 ülkenin desteğiyle günler sonra Küba’ya varmış oluyor, ve bunun deşifre edilmemesi gerekiyor.

Bu koşullarda dünyaya 60.000’den fazla hekim gönderen Küba, 5 aşı üretmeyi başarıyor. “Aşı geliştiren diğer labaratuarlardan çok daha geri koşullarda, çok daha büyük bir fedakarlık, çaba ve adanmışlıkla” devrimci yaratıcılıkla… Söyleşimizdeki yaşı en fazla 11 olan, bir başka minik “arı”, belki de bu yaklaşımı en güzel sözlerle şöyle aktarıyor: “okuduğum bir kitapta şöyle bir atasözü vardı, “aslında arının vücudu uçması için elverişli değildir, neyse ki, arının kendisi bunu bilmez”, bu yüzden, mücadele etmeye devam etmeliyiz, pandemiden ve yaşadığımız sıkıntılardan kurtulana dek!”

Küçük Arı Kovanları” ile yaptığımız söyleşinin tüm Türkiyeli çocuklara umut olmasını diliyoruz ve söyleşimizi 7 yaşındaki minik “arının” ezbere okuduğu, Kübalıların deyişiyle, José Martí’nin 1890’da sanki la Colmenita ve Fidel’i tanıyormuş gibi yazdığı dizelerle bitirmek istiyoruz:

Kayadan yatağımda uyuyorum.
Rüyalarım tatlı ve derin.
Bir arı dudaklarıma dokunuyor.
Ve dünya vücudumda büyüyor.

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku