Koronavirüs Zamanında Londra’da Tiyatro

editor
Tiyatro salonların temizliğine, aşı sertifikaları kontrolüne çok dikkat ediliyor. 2022’ye sayılı günler kala, gittiğim bütün tiyatro salonları doluydu ve seyircilerin tepkileri olumluydu.

Opera solisti, rejisör, libretto ve müzik söz yazarı Gülce Çelik Erdoğan’ın Evrensel gazetesinde yayımlanan yazısını okurlarımızla paylaşıyoruz: 

Londra West End’de sayısız tiyatro, kovid-19, SARS-CoV-2’ye rağmen perde açmaya devam ediyor. Londra tiyatrolarında etkili yapımcılar, yazarlar, oyuncular kısacası yaratıcı, yorumcu ve teknik takım çalışanların hepsi son 18 ay içinde bütün dünya da yaşanan inanılmaz zorluklarla söze başlasa da “Artık tiyatrolarımız açık.” diyerek tiyatroseverlerleri davet ediyorlar. Tiyatro salonlarının temizliğine, dezenfeksiyon yapılmasına, seyircilerin ve çalışanların aşı sertifikaları kontrolüne çok dikkat ediliyor, 2022 yılına sayılı günler kala, aralık ayında gittiğim bütün tiyatro salonları doluydu ve seyircilerin tepkileri olumluydu.

Andrew Lloyd Webber’in yeni müzikalinde “Cinderella” özgür, kendine güvenen, bir genç kadındı. Farklı bir Sindrella karakteri vardı sahnede. Özgün hikaye ve metni; Emerald Fennel yazmış. Şarkı sözleri (lyrics) ise David Zippel’e ait. Sindrella rolünü yorumlayan Carrie Hope Fletcher’in ses rengi (Tiz sesleri de güçlü bir Mezzo-soprano) olağanüstü güzeldi. Tam bir müzikal sesi. Müzikler, danslar, oyunculuk, ışık, kostüm, dekor hepsi bir bütünlük içindeydi. Gillian Lynne Tiyatrosu salon ve balkonlar dahil olmak üzere doluydu. Bütün tiyatro salonlarında, her yer temizlendikten, dezenfekte edildikten sonra, oyundan bir saat önce seyirci içeri alınıyor. Akkredite kovid-19 test sertifikanız da kontrol edildikten sonra nihayet tiyatrodasınız!

JULIETTE MÜZİKALİ

Shakespeare’in “Romeo ve Juliet”i ise “Juliette” olarak müzikal olmuş. Müzik ve şarkı sözleri Max Martin And Friends, metin David West Read tarafından yazılmış; müzikler, danslar, kostümler, reji hepsi Z kuşağının beğeneceği tarzdaydı. Gençler canlı ritimlere alkışlarıyla tempo tutarak eğlendiler. Kadınların önce kendi güçlerine güvenmeleri gerektiği hem “Cindrella” hem de “Juliette” müzikalinde odak noktasıydı. Kadın hakları gerçekten çok ciddi ve önemlidir! “Juliette” müzikalinde, sosyolojik açıdan kadın haklarının öne çıkarılmasıyla birlikte LGBT konusu da insan hakları bağlamında ele alınıyordu.

Royal Shakespeare Company ise Barbican tiyatrosuna “Comedy Of Errors” (Yanlışlıklar Komedyası) ile gelmişti ve görece zamanın ruhuna uygun bir reji ve beatbox yapılması genç seyirciler içindi. Matine temsilinde, salonun çoğunluğunu orta halli, emekli insanlar oluşturuyordu. Oyunun arasında 70-80 yaşlarında iki kadın yan masamda kahvelerini içerken tiyatro üzerine sohbet ediyorlardı. Dedikodu, kumpas, entrika yerine tiyatro sohbeti yapmaları beni, öyle mutlu etti ki, anlatamam. 80 yaşlarında olan, “Suare değil de matine temsili sonrası evime daha rahat, daha güvenli gidebiliyorum…” diyordu. Seyirci oyundan mutlu çıktı.

Sihirbazlık gösterilerinde olan olayların nasıl bir sahne tekniğiyle sahneye aktarıldığını merak ettiğim için gittiğim Apollo tiyatrosundaki Mischief Tiyatrosu yapımı, Penn ve Teller yazar takımının hazırladığı, “Magic Goes Wrong” (Sihir Yanlış Gidiyor) gösterisinde, sihirbazlık sırasında olan olaylar komediye dönüştürülmüştü. Doğrusu hem komedi oyunculuk tekniği hem de sahne tekniği açısından daha önce görmediğim, bilmediğim bir sahneyle karşılaşmadım. Dolayısıyla şaşırmadım. Gittiğim sahne eserlerinde her zaman seyircinin tepkilerine dikkat ederim; Neredeyse tamamen dolu salonda, seyirci gülmekten kırılıyordu. Çünkü onları güldürmek, eğlendirmek için eskiden günümüze bütün komedi teknikleri ve özellikle ekonomik sahne tekniklerinin hepsi, doğru zamanlamayla ve ciddiyetle yapılıyordu. Komedi çok ciddi bir iştir.

Pİ’NİN HAYATI

Sahne tekniği açısından beni büyüleyen tiyatro oyunu Wyndham Tiyatrosunda sahnelenen ve sinema severler tarafından çok sevilen “Life Of Pi” (Pi’nin Hayatı) mucize gibi efektleriyle, gerçekle hayal arasında hızla dönüşen sahneleriyle ve sinema diliyle harika anlatılan bu filmin zor sahneleri, tiyatro anlatım diline nasıl aktarılmıştı? Tek kelimeyle, harika olmuştu. Hatta filminden daha çok beğendim. Çünkü, sinema da teknik açıdan her şey yapılabiliyor ama tiyatro da sadece teknik yetmiyor, canlı olarak, seyirciyle yüz yüze, göz göze, nefes nefese o andasınız. Aynı anda bir rüya görmek ve sevgiyi hissetmek bambaşka bir şey! O bambaşka his tiyatrodaydı. Oyunu, Yann Martel’in romanından uyarlayan Lolita Chakrabarti, rejisi Max Webster, set ve kostüm tasarımcısı Tim Hatley, kukla ve hareket yönetmeni Finn Caldwell, kukla tasarımcıları Nick Barnes ve Finn Caldwell çok güzel bir tiyatro oyunu yaratmışlar. Özellikle başrolde Pi karakterini canlandıran Hiran Abeysekera harikaydı. Çok doğal, abartısız, samimi bir oyunculuk sergiliyordu.

Irkçılığa karşıyım. İşte bu nedenle, National Tiyatro kapsamındaki Dorfmann tiyatrosunda Alice Childress tarafından yazılan, Nancy Medina tarafından sahnelenen ırkçılık karşıtı bu oyunun ilk temsillerinden birini seyrettim. Başrolde Willetta Mayer’i yorumlayan Tanya Moodie oyunculuk, dans, şarkı söyleme yetenekleriyle beni büyüledi. Sahne çıkışında tebrik ettiğimde bütün büyük oyuncularda gördüğüm iyi kalpli olmak, alçak gönüllü olmak gibi özellikleri olduğunu anladığımda çok daha sevdim onu. Pi rolünü oynayan Hiran Abeysekera’da çok iyi kalpli bir genç adamdı. Opera sanatçısı olduğumu öğrendiklerinde daha çok sevindiler ve onur duyduklarını eklediler. Sanki 40 yıllık meslektaşlar gibi mutlu, sevinçli fotoğraflar, selfie’ler çektik. Gerçek sanatçı samimi, alçak gönüllü, sürekli öğrenen ve iyi kalpli olmalı diye düşünmekte haksız olmadığımı anladım. İki çok değerli tiyatro oyuncusu bütün bu özellikleri taşıyordu. Zaten o nedenle sahneden seyirciye o samimiyetlerini en doğal biçimde; sevgiyle aktarıyorlardı.

ŞİİR VE OYUNCULUK!

Ve Ralph Feinnes sahnede, tek başına! Şair T.S Elliot’un “Four Quartets” eseri. Şiir ve oyunculuk! 1,5 saat boyunca büyülendik, salonda çıt çıkmadı. Ralph Fiennes, Shakespeare oyunlarından, fenomen sinema filmlerine kadar gerçekten çok kaliteli eserlerde rol aldı. Ben onu en çok “The Grand Budapest Hotel” filmindeki rolünde beğenmiştim. Yakın zamanda “No Time To Die” filmlerinde rol alırken gerek tiyatro gerekse sinema da hem oyunculuk hem de yönetmenlik yapmaya devam ediyor. Tiyatro’da sinema oyunculuğu nasıl olmalı sorusunun yanıtını Ralph Feinnes gibi bir duayenden öğrendim. İki metre kadar bir mesafede, masmavi derin bakışlarıyla göz göze geldiğimde sinemasal oyunculuğun nasıl hem, içi dışı bir dedikleri kadar samimiyet, hem de müthiş doğal görünen ama en ince ayrıntısına kadar çalışılmış bir teknik gerektirdiğini anladım. Teşekkürler Ralph Feiness.  İşte çok iyi bir metin, çok iyi bir oyuncu ve seyirci . Hep birlikte en şiirsel tiyatro anlarını yaşadık. Bence Ralph Feinnes’ın en dikkat çekici özelliği çok teknik bir oyuncu olması. 1,5 saatlik oyunun her saniyesi, her ayrıntısı, sofistike bir teknikle çalışılmıştı. Neden sofistike diyorum biliyor musunuz? John Gielgud’un biyografisinde anlattığı klasik tiyatro oyunculuk tekniklerini anımsattığı için. Tiyatro alanında sofistike insanların fark edeceği bir selam verdiği için. O kadar belli belirsiz bir jest yapıyordu ki bilenlerin bile dikkatinden kaçabilirdi. Oyunun matine ve suare temsilleri dolu ve başarılıydı. Londra tiyatroları korona için bütün önlemlerini almış, tiyatroseverler maskelerini takmış, hijyen ve mesafe uyarıları aynı şekilde devam ediyordu. Sanatta ebedi öğrenciliğimin 44. yılını bu eserlerle kutladım. Sanatta özgürlük ve kalite olmazsa olmaz! 2022 yılında herkese sağlık, mutluluk ve sanatla dolu nice yıllar diliyorum.

GÜLCE ÇELİK ERDOĞAN

Kaynak:https://www.evrensel.net/haber/451180/koronavirus-zamaninda-londrada-tiyatro

 

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku