İnci San’dan Sanata Yayılan Aydınlık…

Sadık Aslankara

Değer üretmiş, ürettiği değer aracılığıyla ülkemizin hemen her köşesine erişip, bu etkileşim temelinde sağladığı değişim, dönüşüm sonucunda neredeyse her çocuğumuza, gencimize değmiş, dokunmuş ufuk açıcı, bakış geliştirici, düşün sıçratıcı bir büyük yaratıcı aydınlanmacıyı yitirdik: İnci San. 

İnci San için, onun eğitim, kültür, sanat alanındaki katkılarını saptamak adına bir tümceyle sınırlı kalmak üzere düşüncem sorulsaydı, bilmiyorum ama böyle derdim herhalde ya da buna benzer sözler ederdim sanırım genel bir yaklaşım doğrultusunda. 

Onun, özellikle eğitim alanıyla sanat dünyamızda hem kuramsal hem de eylemsel-uygulayımsal anlamda yapıp ettikleri aracılığıyla, “oyun”, “drama”, “yaratı” üçgenine dönük benzersiz çıkarıma dayalı olarak tüm sanat dallarında, her bir türün sanatçısına, kendilerindeki verimleme sürecine yayılı zanaatı işlerken aynı zamanda önlerine bir sorgulama fırsatı çıkardığı pekâlâ söylenebilir bana göre.

Nitekim İnci San’ın öğrencisi veya ardılı olmayı onurlu bayrak halinde her köşeye taşıyan, birbiriyle yarışırcasına ülkemizin en ücra yerlerinde bile bu körüğü kurup enerji yayan “Küçük San”lar, “sanatlı yaşam” odağında minnacıktan her yaş çocuğa, ergenden delikanlı gence, erişkinden yaşlıya kadın-erkek toplumun her kesimine hayata yeni bakışla yaklaşmanın gizini öğretip onlarla bunu paylaşıyor günümüzde. 

Böylelikle İnci San, tüm kesimlerin yaşamına kattığı bu değerlerin oluşturulmasında, daha başlangıç aşamasında başta eğitimciler, sanatçılar olmak üzere, önlerine taşıyıp kurduğu bu yapı aracığıyla alanlarındaki kavrayışta bir anda yaşayabilecekleri kökten değişimin öncülüğünü yapmış oldu. Üstelik bu yöndeki gelişimin, ufuk açıcı daha başka dönüşümlere geçebileceği gerçekliğini kendilerine gösterip bunun önünü açarak alanla bağı olan herkesin bu anlamda farklı bir zihne uyanmasını sağladı.

Bunun, cumhuriyet boyunca, en azından eğitim tarihi içinde önemli bir çağcıllık yönelimi olduğunu söylemeden geçmeyeyim.

Gerçekten de İnci San, bu yaklaşımıyla toplumun, ülkemizin çağdaşlaşması yönünde enikonu çığır açtı denebilir. Öte yandan bu yapıp etmelerinin içten, sessiz, üstelik alçakgönüllü öncülüğünü içine sindirmekle kalmadı, sorumluluğunu sonuna dek üstlenmekten geri durmaksızın etkinliğini yaymayı bildi, çıdamlı bir tutumla bunu sürdürdü, böylelikle alana dönük bir büyük emek anıtı olarak bilim-kültür dünyamızda yerini aldı. 

Yukarıdan bu yana sıralayageldiğim niteliklerinden ötürü İnci San’ı, salt “yaratıcı drama” alanında yol açtığı çığırla anmak, yalnız kendisine yapılan haksızlık sayılamayacağı, böylesi genellemenin ve eksik tanım, yetersiz yaklaşımın “eğitim”, “sanat” başlıkları altında ele alınabilecek bir büyük alana karşı da haksızlık olarak ortaya çıkacağı kolayca kestirilebilir.

Bütün bunlar, onun, eğitim, kültür, sanat dünyamızda göklerimize çakılı bir yıldız halinde kalacağını, sonuçta kimi ayrıntılarına değindiğim etkinliklerde sis çanı olmayı, çağdaşlığın bir göstereni kalmayı hep sürdüreceğini gösteriyor. 

Uğurlarken, İnci San’ı saygıyla, sevgiyle, gönülden duygularla anıyorum. 

Bu arada yıllar önce, planladığım halde kendisiyle söyleşi yapamamış olsam da yine de hafife alınamayacak bir görsel kaydımıza dayalı, kısıtlı sayılabilecek gerece karşın uzak olmayan bir zamanda, özlem karşılamaya dönük görece bir “İnci San belgeseli” kalıbına uyumlu kurgumuzu, sevenleriyle buluşturacağımızı söyleyebilirim.

O, şimdi artık bizden uzaklaşıyormuş gibi yanıltıcı bir duygu uyandırsa da bundan sonraki bütün zamanlarda alandaki varlığıyla bizimle birlikteliğini ve öncülüğünü koruyacak.

Çünkü bu dünyadan bir İnci San geçti, bıraktığı iz hiçbir zaman silinemeyeceğine göre yüce gönüllü duruşuyla İnci San, bizlere yol göstermeyi sürdürecek demektir. 

SADIK ASLANKARA

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku