“Hrisantos’u Kim Öldürdü”: Tatavla’dan Kurtuluş’a…

Mustafa Kara
3,K Okunma

Hristo Anastadiyadis Veled-i Ahilya… Böyle geçti kayıtlara adı. Halk arasında “Kasımpaşa Canavarı” dendi, senelerce anlatıldı. Ardında 21 mevta bırakarak göçtü. 1898’de doğdu, 1920’de öldü. Terzi çırağıydı. Annesi umumhane işletir, babası aileyi terk etmiş. Sabıka kayıtlarına ilk geçtiğinde 16 yaşındaydı. 13’ü polisti öldürdüklerinin.

Filmlere konu olan, kitaplara yazılan bir hikayeydi onunki. Ünlü oyuncu Selda Alkor’un babası Muharrem Alkor onu vuran polislerden biriydi, “Hrisantos’u Ben Öldürdüm” diye kitap yazmıştı. Hrisantos, Ahilya’nın oğlu, Eftimia’nın sevgilisi.

“Hrisantos’u Kim Öldürdü?”, biraz Hrisantos’a ama daha çok Eftimia’ya dair. Anlatan da Eftimia zaten ama kendini gizleyerek “Efsun” adını almış bir taverna şarkıcısı şimdi. Hala Tatavla’da yaşar, sene olmuş 1929. Türk musikisinin eşsiz şarkılarını içli içli söyler.

Söylemek ne kelime yaşar en derinden. Tatyos Efendi’den “Gamzedeyim devâ bulmam” gibi mesela; gariptir hiç yuva bulmaz, inler hiç reha bulmaz. Ya da İhsan Raif Hanım’ın yazdığı sözlere Kemani Sarkis Efendi’nin yaptığı bestedeki gibi; kimseye etmez şikayet, ağlar kendi haline, titrer mücrim gibi baktıkça istikbaline.

EFTİMİA’DAN EŞSİZ ŞARKILAR, GERÇEK HİKAYELER

Başak Şamlıoğlu Huvaj’ın yazdığı ve Hasan Şahintürk’ün yönettiği Hrisantos’u Kim Öldürdü?”nün odağında bu şarkılar ve hikayeleri var. Başak Şamlıoğlu Huvaj’un canlandırdığı Eftimia, sahnedeki sahnede bu şarkıları söylüyor, hem şarkıların hikayelerini hem Hrisantos’un hikayesini, en çok da kendi hikayesini anlatıyor. Tuncay Çağıl da sahnede ona eşlik ediyor.

Kuzguncuk Sanat yapımı bu oyunun dekor tasarımı Başak Özdoğan imzasını taşıyor. Ucu yanık kapılar, paravanlar; bir yanı kırık masalar, ahşap bavullar ve döneme ait diğer eşyalar. Sahnenin tam ortasına özenle yerleştirilen tahta bavul, Eftimia’nın sahnesi aynı zamanda. Her üzerine çıktığında ışığı değiştiren büyülü bir sahne. Her indiğinde yeniden karanlık zamanlar…

“Ah bu gönlüm arzu eder seni seni…” diyor Eftimia, dönüp seyirciye soruyor: 21 leşi olan adamı sevebilir misin?” Ey okur, sevebilir misin sahi?

Sonra devam ediyor anlatmaya. Her şarkının bir hikayesi var, her insanın binbir hikayesi. Gerçek mi bu hikayeler, orası karışık. “Neyin doğru olduğunu bir tanrı bilir, bir de yalan söyleyenler” diyor Eftimia. Selanik havalarından devam ediyor anlatmaya: “Bir fırtına tuttu bizi, deryaya kardı. O bizim buluşmalarımız a yârim mahşere kaldı.”

BİR KADIN HİKAYESİ

Başak Şamlıoğlu Huvaj, “Hrisantos’u Kim Öldürdü?”yü yazarken, daha en başından bir kadın hikayesi olarak düşünmüş. İlk gençlik yıllarından takma isimli taverna günlerine bir kadının tüm hallerindeki duyguyu ustaca veren bir metin; edasında, mimiğinde, ses tonunda metnin ruhuna uyan bir oyunculuk çıkmış ortaya. Bu içselleştirme şarkıların icrasına da yansıyor elbette. Anlık tepkilerde dahi gördüğümüz bu. Şiirsel bir metin var sahnede, bazen tek cümleyle çok şey anlatıyor bu sayede. Bıçağı çekip adamın boynuna dayarken de, ilk öpücüğü anlatırken de, isyanını, hasretini, sevdasını anlatırken de hep aynı doğallık.

“Kaçsam bırakıp senden uzak yollara gitsem. Kalbim yanıyor ismini her kimden işitsem” diyen şarkıyı da, diğer şarkıları da dinleyen bir Hrisantos var sahnede. Ama görmüyoruz. Kimsenin oturmadığı köşedeki boş ve kırık iskemle onun işte. Şimdilerde ona aşık olan Yorgo’nun oturamadığı, asla oturamayacağı bir yer o. Kim katil, kim masum, kim aşık, kim… Uzayıp giden sorular…

Efsun, yani Eftimia, Tatavla’daki mahalle meyhanesinde yeni gösterisi için prova yaparken, şarkılar ve hikayeleri arasında kaybolur. Anlatılan onun hikayesidir. O akşam bambaşka bir gece olacak, şarkılar ve hikayeleriyle kendini bulacaktır. Hayallerindeki sahnelere onu kavuşturacak, dillere destan bir program çıkaracaktır. Ama tarih 21 Ocak 1929’dur ve Tatavla yanmaktadır. Eftimia’nın kendi iç hesaplaşması yarım kalır, Tatavla’nın yarısı yanar, İstanbul eksik kalır. Oyun, Eftimia’ya, Hrisantos’a dair sorulara Tatavla’ya dair sorular da ekler böylece.

“TATAVLA TEMİZ BİR YER OLMUŞTUR”

Evet, oyun 21 Ocak 1929’daki büyük Tatavla Yangını esnasında geçmektedir. Sahneye sinen yanık kokusu ondandır. Eftimia’nın çocukluğundan hatırladığı Baklahorani’ler, Tatavla’nın kadim kültürü de oyunda yerini alır almasına da, gün yangın günüdür. 500 evin yanıp da, kimsenin ölmediği söylenen büyük Tatavla Yangını. “Terkos’ta su bitmiş gibi…” yangını söndürmeye su verilmeyen o acı gün. Dönemin Valisi Muhittin Üstündağ’a bile “Terkos şirketi yangına su vermeye mecbur değil de İstanbul’u yakmaya mı mezundur? İki milyonluk servet birkaç saat içinde mahvoluyor da şirket duruyor. Vazifesi nedir?” dedirten ahvalimiz.

Gerçi büyük yangından 2 ay sonra Tatavla’nın adını Kurtuluş olarak değiştiren de aynı makamlardır ya, neyse… Cumhuriyet gazetesi isim değişikliği ile ilgili haberinde Hrisantos’un adını geçirmeden edemez mesela: “Tatavla kasa hırsızlarını, canileri hatırlatan bir isimdir. Bu itibarla da Tatavla ismi kulaklarda fena bir tesir husule getirmektedir… Biz zamanlar canilerin, Hrisantos gibi şerirlerin ilticagahı olan Tatavla şimdi birçok Türk ailelerinin oturduğu temiz bir yer olmuştur. Bu itibarla eski bir çirkin ismin kaldırılması ve ‘Kurtuluş’ tevsiimi çok muvafıktır.”*

“Hrisantos’u Kim Öldürdü?” geçmişin acıları ve kayıpları üzerine kurduğu hikayesinde 100 yıllık bir saygı duruşunu ihmal etmiyor. Gelenektir, ölen kişinin ayakkabısı kapının önüne konur, burnu dışarı bakar. Kimileri “Fakirler alsın” diye der, kimi “Ruhu kolayca gidebilsin” diye. “Ölüm evden uzak olsun” diye de derler. Belki hepsi birden… Ayakkabılar nicedir kapılarımızın önünde.

Gerçek, tahta bavul üstünde söylenen şarkılarda; “Benim de bu cihandan gidişim, hey canım…”

MUSTAFA KARA

 

Hrisantos’u Kim Öldürdü

Yazan: Başak Şamlıoğlu Huvaj

Yönetmen: Hasan ŞAHİNTÜRK

Proje Danışmanı: Metin Deniz

Dekor Tasarım: Başak Özdoğan

Kostüm Tasarım: Mira Büşra Duman

Işık Tasarım: Burak Yalçın

Afiş: Murat Huvaj

Aksan Danışmanı: Yorgos Demir

Oyuncular: Başak Şamlıoğlu Huvaj, Tuncay Çağıl

Sahne Amiri: Mahmut UĞUR

Müzik Danışmanı-

Düzenleme: Hasan Esen Y

apımcı: Gizem Duman Şeşen

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku