“Hikayelerimiz”: Biteatral Tiyatro’dan Kadınlara Dair

Eda Geven

Biteatral Tiyatro, bu sezona Hikayelerimiz’i armağan ediyor. Dört yazardan kadınlara dair öyküler, Ayşe Lebriz Berkem’in etkileyici oyunculuğunda can buluyor ve ülkenin bu sıcak gündeminde daha fazla anlam kazanıyor.  

Bitieatral’in kadına dair hikayelerle derlediği oyunu, kız çocuklarının, genç kızların, annelerin ve tüm kadınların  sesini, daha doğrusu “çığlıklarını” bizimle paylaşıyor. Ayfer Tunç’tan Fehime, Duygu Asena’dan Nur ya da Yalan, Ayşe Lebriz Berkem’den Gülfer ve Süreyya Karacabey’den Kadın Savaşı Baladı, farklı yaş gruplarındaki kadınları bize yine yeniden anlatıyor. Artık bildiğimiz, bazen sustuğumuz, bazen kendimizden bile sakladığımız, çoğu zaman sesimizi yükselttiğimiz ve hep isyan ettiğimiz hikayeler hepimize tanıdık geliyor ama bir o kadar da yabancı hissetmek istiyoruz.

Çünkü bu hikayeler her gün gördüğümüz, televizyonlardan, gazete manşetlerine kadar gündemin en sıcak ve en acıtan hikayeleri. En kötüsü de, birkaçı yıllar önce yazılan hikayeler olsa da tazeliğini ve acısını hala korumaları. Ekran açılıyor ve farklı yörelerden, farklı hayatlardan, farklı toplumsal sınıflardan, farklı yaş dönemlerden kadınlar sırayla yerini alıyor. Türkiye’de kadınların yaşadığı “dramı” bütün bu farklılıklar üzerinden ortaklaştırıyor oyun. İlk olarak Fehime ile başlıyor, Nur sonra Gülfer derken, dinledikçe içimizin acımasına ve gözyaşlarımızın yanaklarımızdan istemsizce dökülmesine engel olamıyoruz. Tıpkı şu anda da her gün aynı haberleri duyduğumuzda yaptığımız gibi.

Son olarak da, Kadın Savaşı Baladı’yla sadece oyun değil, bir saat boyunca dağılan biz de bitiyoruz adeta. Bizi bitiren finaldeki müthiş mizansen: Aramızdaki tel örgü ve tel örgüye atıldıkça boğazımızda da hissettiğimiz düğümler… Oyun bittiğinde toparlanmak için de bir süre ekrana bakıp duruyoruz.

Oyunun etkileyiciliğinde Ayşe Lebriz Berkem’in performansının ve başarısının defalarca altını çizmek istiyorum. Her karakter, ete kemiğe bürünerek karşımızdaydı. Sahnede olsaydı, eminim hepsine tek tek sarılırdık. Bu kadar zorlu hikayeleri anlatmak, birbirinden hayli farklı karakterleri yaşamak ve yaşatmak, hem de bir karakter diğerine sadece bir dakikalık aralıklarla geçiş yapabilmek her oyuncunun altından kalkacağı bir rol değil. Biz izlediğimiz hikayelerin yoğunluğu altında ezilirken, kendisine hayranlığımız da doruklara çıktı. 

Hikayelerimiz’in etkileyiciliğinde öyküler ve oyunculuk olduğu kadar ince detayların da payı büyük. Her karakterde, yaşına ve hikayesine uygun giydiği elbiseler seçilmiş. Her anlatı öncesinde arka fonda da karakterin giydiği kıyafetin deseninin üstüne hikayenin adının yazılması, ne kadar zarif bir detay dedirtiyor. Oyunda dekor olarak arkada ki tel örgülü duvar, duygularımızın yoğunluğunu daha da pekiştiriyor ve son sahnede ise kendisi adeta bir oyuncuya dönüşüyor. Başta Zeynep Erdem olmak üzere tüm ekibin fikrine ve emeğine sağlık! 

Kısaca, izledikçe hepimizin içindeki yaraları kanatacağı ve hatta daha derinleştireceği kesin. Ancak bu durum, sizi iyi bir oyun, başarılı oyunculuk ve etkileyici ayrıntıları izlemenize asla engel olmayacak.  Ayşe Lebriz Berkem’in yorumuyla Hikayelerimiz’in bizlere anlatacağı çok şey var.

O nedenle gelin,  4 Nisan’da ve bundan sonra her 15 günde bir zoom üzerinden yapılacak gösterimlerinde ekran karşısına geçin, hikaye kahramanlarının sessiz çığlıklarına gözyaşı ve alkışlarınızla destek olun.

Kadın dayanışması güçlendirir çünkü.

İyi seyirler!         

EDA GEVEN

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku