“Hamlet” Çevirisi Üzerine Tarık Günersel İle

Pınar Çekirge

Dergimiz yazarları Pınar Çekirge ve Yavuz Pak, geçtiğimiz günlerde Kırmız Kedi Yayınları tarafından yayımlanan “Hamlet”in çevirmeni şair, öykücü, aforist, denemeci, librettist, çevirmen, dramaturg, oyuncu ve yönetmen Tarık Günersel ile konuştular. Shakespeare’den Hamlet’e, çeviriden dilin ve tarihin dehlizlerine uzanan bu söyleyişiyi okurlarımızla paylaşıyoruz:

“Kan var, kanı var, kanıt yok.”

Birkaç yıl önce sizinle yaptığımız röportajda, doğru hatırlıyorsak, dokuz yaşındayken ” To be or not to be ” ifadesiyle karşılaşınca etkilendiğinizi anlatmıştınız. Ve bir istek belirmiş: O yoğunluk ve yalınlıkta yazmak… Shakespeare sizin için ne ifade ediyor? 

Tarık Günersel: ‘Fıtrat ve format’ bakımından yakın bulduğum bir dost. Şiir ile tiyatro, tarih ile felsefe, siyaset ile psikoloji, komedi ile trajedi birlikte. Her iyi yazar okyanustur, baskı ve sansür ile kurutulamayan. Hangi huni okyanusla baş edebilir? 

Kırmızı Kedi Yayınları etiketiyle “Hamlet” çeviriniz raflardaki yerini aldı. Yine sizin ifadenizle “57 yıllık bir çalışma ürünü” bu çeviri, öyle değil mi? Bir tutku yolculuğu sanki…

Tarık Günersel: Evet, aşk. Şükran borcumu biraz olsun ödemek için. Türkçe yankılama.

Tarık Günersel

“Dini yüzsüzce kullanır kimi,

 Yutturur şeytanca girişimi.” 

Sadece yazar ve çevirmen değil, aynı zamanda bir Türkçe uzmanı olarak, daha önce Can Yücel’in de aralarında olduğu pek çok değerli ismin çevirisini yaptığı “Hamlet”i, bugün, bu coğrafyada yeniden ve yeni bir yorumla Türkçe’ye kazandırma çabanızın başat nedenleri nedir acaba?

Tarık Günersel: Gerek duymak, istemek. Kendimi hiçbir şeyin uzmanı saymam. Şu da var: Bir alanda iyi olmak için 10 bin saat emek gerekliymiş. Yazarlık açısından, kaba hesapla 100 bin saat emek vermişim. 

”Hamlet”i Türkçe dillendirmek, Shakespeare’in bu eserini yeniden dilimize kazandırmak çok zor oldu mu sizin için?

Tarık Günersel: Sancılı, coşkulu bir macera. 

Diline ve dilinin estetiğine tarihsel katkılar sunan Shakespeare’in “Hamlet”i Türkçe’ye de benzer katkılar sunabilecek bir potansiyele sahip midir?

Tarık Günersel: Evet, kanımca. Shakespeare bugün Türkçe yazsa nasıl yazardı? Birkaç örnek belirdi. Melih Anık’ın değindiği ‘aflaşmak’ gibi. Birbirini affetmek.

Shakespeare’in en uzun eseri olmasının yanı sıra  üç ayrı çeşitlemesi ve bunların da farklı baskıları olan Hamlet’i, siz hangi kaynağı esas alarak çevirmeyi tercih ettiniz?

Tarık Günersel: Oxford Critical Edition, 2016. Editör: John Jowett. Ayrıca editörü Jeff Dolven olan 2007 Barnes&Noble basımı. Ama başka kaynakları da dikkate aldım. 

Oldukça “güncel” bir “Hamlet” var karşımızda. Çeviriye kattığınız lezzette “dramaturg, aktör, yazar, editör” Tarık Günersel’ in etkisi ne oldu?

Tarık Günersel: Örnek: U dönüşü. Shakespeare’in devrinde otomobil yok ama at vardı; alfabede U harfi de. Çeviride meşru sayabildiğim bir ifade. Prova kolaylığı için her sahneyi alt birimlere böldüm, kitap sonundaki eklerden birinde var. Son İngilizce basımlarda dışlanan iki diyalogdan birinin ilk 18 dizesini piyese ‘geri’ kazandırdım. Hani ‘Danimarka’nın hapishane sayıldığı bölüm. Reji notları da var. 

“Alçağın alçağı biri çıkar,

 Erdemli kalır öbür alçaklar.”

Yaratıcı bir çevirmen olarak, son derece vakıf olduğunuz iki dili yedeğinize alıp, çevirdiğiniz piyes atasözleri, deyimler, sözcük oyunları bol bol yer almakta. Örneğin, ” sanat manat”, ” rahimdeş “, ” kan kaynayınca gönül savurgandır”,” irkinç”,” ölümü gör “, ” acı yeşil “, ” olmaz olmaz deme, olmaz olmaz “, ” nesin, neyin nesi ” … Bu sözcükler ve deyimlerin çevirinizdeki önemi nedir? 

Tarık Günersel: Türkçemizin keyif verici zenginliklerine saygı ifadesi. Tam da gericilerin Türkçe’yi küçümseme döneminde. Özellikle ‘olmak, var, yok, yaşamak’ gibi sözlerin sözlükte taradım, bağlantılı sözlerin dökümünü yaptım, uygun gelen yerlerde kullandım. Hamlet bir yerde kendisi için ‘ne var ne yok, ha var ha yok,’ diyor. İngilizce aslında orada böyle bir söz yok ama o noktada Shakespeare Hamlet’in psikolojine denk düşen bu olanağı kaçırmazdı sanımca. “Baba ama akbaba” sözü gibi.

Tarık Günersel’den “Hamlet” metninin tarihsel, politik ve toplumsal yerini ve önemini dinleyebilir miyiz? Ve elbette, “Hamlet” neden hiç eskimedi size göre? 

Tarık Günersel: Yok yok. İktidar hırsı, ilişkiler ile iç hesaplaşmalardaki çeşitlilik… 

“Sözüm utandırsın, ama şiddet olmadan:

  Acımasız olayım ama insan kalayım.          

  Hançer dilimde olsun, elimde değil.”  

-Türkçe’ye ilk defa 1881 yılında Mehmet Nadir Bey tarafından çevrilen “Hamlet”, II. Abdülhamit döneminde kısaltılarak sansüre uğratılmış bir metindi. Kralın öldürüldüğü sahnenin metinden çıkartıldığı bu metnin üzerinden neredeyse 1,5 asır sonra, bir isyan metni olarak okunabilecek “Hamlet” çevirinizi tarihsel bağlamda nasıl değerlendirirsiniz?

Tarık Günersel: Shakespeare kendi ülkesinde, o dönem dünyasında yazdı, ben de günümüz Türkiye’sinde, dünyamızda çevirdim, yankıladım. Uyarlama değil, yaratılı çeviri. Ama yetingen değilim. Bir eseri sunulabilir kıvama geldiği sanısına varabilirim, o kadar. Geliştirme hakkımı saklı tutarak. 

-Hamlet çevirmenlerine çağrınız var, değil mi?

Tarık Günersel: Dünyada kimler hangi dillere çeviriyorsa ya da çevirecekse hepsine iki önerim var: Lütfen “To be or not to be” sözünü İngilizce bırakalım, “that is the question” sözünü çevirip ardından ”To be or not to be” için uygun bulduğumuz çeviriyi de verelim. İkincisi, okurken dikkate alınabilen dipnotlar seyirci konumunda işe yaramaz; çok önemli bilgileri sözlere ekleyelim. 

– “Hamlet” çevirinizi sahneye taşımayı düşünüyor musunuz?

Tarık Günersel: Evet. Eh, iş artık üç nalla bir ata kaldı, o kadar.

-Değinmek istediğiniz başka noktalar?

Tarık Günersel: Shakespeare çok oyuncu için yazmış. Üç, iki, bir kişi için yazsa nasıl yazardı? 

Çok teşekkür ediyoruz Tarık Bey…

Tarık Günersel: Ben teşekkür ederim.

PINAR ÇEKİRGE – YAVUZ PAK

2

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku