Ezgi Akyıldız yazdı: “Bir Acıklı Güldürü: Düdüklüde Kıymalı Bamya”

editor
2,6K Okunma

1980 sonrası Türk tiyatrosunun en önde gelen isimlerinden biri Mehmet Baydur. Kendisinin “acıklı güldürü” dediği metinlerinden biri olan Düdüklüde Kıymalı Bamya oyunu bu sezon Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları tarafından sahneleniyor. rejisörlüğünü Murat Atak üstleniyor.

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları bu sezon oyunlarına bir yenisini daha ekleyip, muhteşem dekoru, müzikleri ve ışıklarıyla Düdüklüde Kıymalı Bamya oyununu sahneye koydu. Mehmet Baydur hayatının çoğunu yurt dışında geçirmiş, oldukça üretken bir kaleme sahip bir oyun yazarı. Aslında yalnızca oyun yazmıyor; şiirleri, denemeleri, öyküleri onun sanata olan bakışını okura aktarmasında yardımcı olan türlerden yalnızca birkaçı. Fakat bu oyun, Düdüklüde Kıymalı Bamya, onun toplumsal eleştirisini belki de en iyi anlatan eserlerinden biri. Yazara göre düdüklüde pişmiş kıymalı bamyayı seven her kim varsa bu oyunu sevmeyecek. Düdüklüde pişen kıymalı bamya ne şekilde tabağa konursa, toplum da o kadar “olması gereken” formunu kaybetmiş durumdadır çünkü.

Oyun orta-üst sınıfa mensup, tüm günlerini evde geçiren, kendilerince “doğruları” bulunan, dedikodu yapmaktan ve modadan hoşlanan bir kadın grubunun gündelik diyaloglarıyla başlıyor. Komşular geliyor, sabah kahveleri içiliyor ve evin tek kızı olan, Nagihan Orhan’ın oynadığı, Nilgün’ün aşk hayatı hakkında yorumlar yapılıyor. Kim yakışıyor onun yanına, acaba kim yakışmıyor? Oyun yazarının kurguladığı ideal bir tip de var ve Özgür Onan bu rolüyle sahnede devleşiyor: Fahrettin Dede. Onun torunu Postacı Uğur’un da oyuna dahil olmasıyla bu kadınların rutinleri bir günlüğüne de olsa bozuluyor.

Tüm absürt eserlerdeki gibi ironiler ve zıtlıklar, alt metinleri izleyicinin gözüne sokmadan incelikli bir işçilikle kurgulanmış. Gazetede okunan haberler, bozuk televizyonun kadınların üzerindeki olumsuz etkisi, radyoda çalan oyun havaları ve elbette düdüklüde pişince dağılıveren kıymalı bamya yemeği. Onun eserlerinde sıklıkla ortaya çıkan uygar insan kavramı oyunda da Fahrettin dedeyle hayat bulmuş oluyor ve tüm bu bahsettiğim olumsuz davranışların karşısına bir duvar gibi dikiliyor. Tiratları bazı izleyenler için yapmacık gelse de Mehmet Baydur’un tarzı tam olarak bu.

Büşra Eroğlu’nun hareketli dekor tasarımını çok başarılı buldum, kostümleri de. Jilet gibi giyinen Fahrettin’in karşısında tüylü terlikleri, abartılı makyajları ve süslü sabahlıklarıyla bir kadın grubu var. Bilge Büyükerşen’in hayat verdiği bir de Cemile karakteri var –evin yardımcısı–, halkın bu iki ucuna da mensup olmayan. O kendi halinde değerlendiriyor olan biteni. Hayatın onun üzerindeki etkisi, bana kalırsa, normlara sıkı sıkıya bağlı “normal” bir insan tepkisi. 

Yaşamı öylece geçip giden bir olgu olarak algılamıyor ve birazcık eleştirinin bile değiştirebileceği hayatlar olduğuna dair ümit yeşertiyorsanız Düdüklüde Kıymalı Bamya sezon boyunca sahnelenecek. 

EZGİ AKYILDIZ

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku