Düseldorf Tiyatrolarındaki İki Çocuk Edebiyatı Klasiğinin Sahne Uyarlaması

Mehmet Kerem Özel

Düseldorf’ta kış ortasında bir Pazar öğleden sonrasını iki çocuk edebiyatı klasiğinin 8’den 80’e geniş bir yaş skalasına hitap eden tiyatro uyarlamalarını seyrederek geçirebilirsiniz. Ben öyle yaptım. Önce 15:00 matinesinde Düseldorf Kukla Tiyatrosu’nun (Düsseldorfer Marioentten-Theater) Michael Ende’nin “Bitmeyecek Öykü” (Die Unendliche Geschichte) uyarlamasını, ardından 18:00’de Düseldorf Tiyatrosu’nda (Düsseldorfer Schauspielhaus) Rudyard Kipling’in “Orman Kitabı” (Das Dschunglebuch) uyarlamasını seyrettim. 

İki oyunda da seyirci kitlesi 60 yaş üzeri beyaz saçlılar ile 12 yaş altı kısa boyluların karışımından oluşuyordu. Çocuk edebiyatının bu iki klasiğinin tiyatro uyarlamalarında bu kadar farklı yaştan seyirciyi bir arada görmek mutlu etti beni ve bir kez daha, nitelikli tiyatronun yaş sınırlarının ötesinde olduğunu fark ettirdi bana. 

Söz konusu iki metin temelde çocuk edebiyatına ait olsa da, aslında büyüklere de hitap ediyor, çünkü ikisi de insanın hayatta kalma ve kendini bulma serüvenini anlatıyor. İki metnin başka bir ortak noktası ise hikayelerin, merkezdeki çocuk protagonistleri insanınkinden farklı dünyalara yerleştiriliyor olmaları. “Bitmeyecek Öykü”de Bastian fantastik bir diyara girerken, “Orman Kitabı”nda Mowgli bir ormanda, hayvanların dünyasında büyüyor.

Orman Kitabı, Fotoğraf: Lucie Jansch

“Orman Kitabı”nın Orman’ı

Claus Peymann’ın genel sanat yönetmenliği sırasında Berlinli Topluluk (Berliner Ensemble) bünyesinde bir çok yapıt sahneleyen Robert Wilson, Peymann ile topluluk iki yıl önce yollarını ayırdığından bu yana, Almanya’da kendine yeni bir “ev” bulmuşa benziyor. Wilson, Düseldorf Tiyatrosu’nda ilk önce geçtiğimiz sezon Alman Romantik edebiyatının köşetaşlarından, E.T.A. Hoffmann’ın çok sevilen hikayesi “Der Sandmann” (Kum Adam)’ı sahneledi ve büyük bir başarı kazandı. 80’ine merdiven dayayan Wilson Düseldorf’da bu sezon da, Teksas’daki çocukluğunda teyzesinden dinlediği Rudyard Kipling’in “Jungle Book” (Orman Kitabı)’ndan seçtiği hikayeleri sahneye uyarladı. Wilson bu yapımın Fransızca versiyonunu da, Düseldorf Tiyatrosu’ndakiyle eşzamanlı olarak Paris Şehir Tiyatrosu’nda (Theatre de la Ville) gösterime soktu. Düseldorf’daki Almanca versiyonda CocoRosie’nin bestelediği şarkıların tümü orijinal dilinde, yani İngilizce olarak icra ediliyor. 

Wilson’ın “Orman Kitabı”nı bir tiyatro oyunundan ziyade müzikal formatında çalışmış olduğu söylenebilir. Şarkılar ve müzik; her sahnenin baskın öğesi olmalarının yanısıra, kapsamlı sahne değişimleri sırasında ön tarafa inen siyah perdenin önünde kâh sadece enstrümental olarak, kâh bazı oyun karakterlerinin sözlü icralarıyla yapımın lokomotifi görevindeler. Dolayısıyla Wilson’ın “Orman Kitabı”nda müzik protagonistlerin karakterlerini belirliyor, şarkılar hikayeyi anlatmak için başat eleman olarak kullanılıyor, replikler ise ikinci planda kalıyor.

Orman Kitabı, Mogwli rolünde Cennet Rüya Voss Fotoğraf: Lucie Jansch

“Orman Kitabı”nın ışık, gölge ve silüet estetiğinden esinlenen iki boyutlu görsel dünyası, rengarenk kostümleri, Japon No tiyatrosu maskeleri esinli beyaz altlık üzerine ince çizgilerle yapılan makyaj ve hareket tasarımı, Wilson’ın özellikle son yıllarda Berlinli Topluluk ile sahnelediği yapıtlarından tanıdık; ve gerek sahne gerek kostüm gerekse hareket tasarımı tipik bir Wilson dünyasında olduğu gibi, hizmet ettikleri ana konsepti öne çıkarmak üzere azaltılarak soyutlanmışlar. 

Wilson tasarımında bu sefer, altan alta günümüzün teknolojik dünyasına dair eleştirel bakışını sergilemeyi de eksik etmemiş. Örneğin, ormanın betimlendiği sahnelerin baskın öğesi olarak, Nam June Paik yerleştirmelerini andırırcasına, televizyon ekranlarından oluşan yığınları kullanmış. Ayrıca sahnede ormanı betimleyen stilize edilmiş yapraklar ile birlikte neon ışıklarla tasarlanmış basketbol potası ve “Exit” (Çıkış) gibi insan eliyle yapılandırılmış fiziksel çevreye dair nesneleri görmek; günümüzde dünyanın ormanlıktan çıkmamış hiç bir noktasının kalmadığını da imler gibiydi, her yerde orman kanunlarının (gücü gücüne yetene) işler olduğunu da. Hatta Wilson’ın bu ormanı, şehir içindeki bir çocuk/oyun parkı da olabilirdi rahatlıkla.

Orman Kitabı, Kaplan Tiger Brown rolünde Sebastian Tessenow. Fotograf: Lucie Jansch

Wilson’ın bildik görsel dünyasının az ve öz tasarımına karşılık, CocoRosie’nin bestelediği şarkılar blues’tan kabare’ye, caz’dan folk’a, pop’tan kelzmer’e, hip hop’tan reggea’ye bir çok farklı müzik türünü kapsıyordu. Her bir hayvan ve insan protagonist için belirlenmiş görsel özellik o protagonisti temsil eden müziğe ve o protagonistin icra ettiği şarkılara yansıtılmıştı. Örneğin rahat giyimli, kilolu Ayı Baloo blues söylüyor, simsiyah kıyafeti, yüksek topuklu ayakkabıları ve ucu parıltılı bir mikrofona dönüşmüş kuyruğuyla, incecik Siyah Panter Bagheera (André Kaczmarczyk) ise aynı bir kabare şarkıcısı gibi teatral olarak döktürüyordu. Düseldorf Tiyatrosu’nun alt birimi Gençlik Tiyatrosu’ndan (Junges Schauspiel) yetişmiş olan, Türkiye doğumlu Cennet Rüya Voss ise Mogwli’de gerek şarkılardaki performansıyla gerekse de hareket kabiliyetiyle yetkin bir müzikal oyuncusu olduğunu kanıtlayarak göz doldurdu. Berlinli Topluluk’ta sahnelediği bütün yapıtlarda Wilson ile çalışan Georgios Tsivanoglou da belli ki bu projeyle birlikte Düseldorf Tiyatrosu’na transfer olmuş, Ayı Baloo’da harikalar yarattı. 

Robert Wilson’ın kişisel hayal ve harikalar dünyasının son ürünü “Orman Çocuk” son tahlilde büyükler için canlı ve müzikli bir Pop-up kitap gibiydi; hareketli, eğlenceli, sürprizli ama biraz yüzeysel. 

“Bitmeyecek Öykü”nün Fantazya’sı

Düseldorf Kukla Tiyatrosu Prag ve Salzburg ile birlikte ipli kukla tiyatrosunun Avrupa’daki en yetkin temsilcilerinden biri. 1956 yılında Emanuel und Franz Zangerle tarafından kurulan Düseldorf Kukla Tiyatrosu 1981 yılından beri Anton Bachleitner’in artistik (ve 1985’ten itibaren idari) yönetmenliğinde sayısız yapım sahneliyor. Almanya içinde ve Rusya, Endonezya, Avusturya ve Polonya gibi ülkelere sayısız turneler yapmış olan tiyatro, 1982 yılından beri Almanya’nın en önemli çocuk edebiyatı yazarı Michael Ende’nin romanlarını kukla tiyatrosuna uyarlıyor. 2012 yılında sahnelenmeye başlanan “Bitmeyecek Öykü” ile birlikte Ende’nin altı yapıtı tiyatronun repertuvarında bulunuyor.

“Bitmeyecek Öykü” Bastian isimli yalnız bir çocuğun bir tavanarasında, romanla aynı isimli kitabı okumaya başlayıp, giderek kitapta anlatılan Fantazya diyarının içine girmesini ve buradaki olaylara dahil olmasını konu edinirken, aslında kişinin hayatın anlamını ve kendi kimliğini arayışını anlatır; kişinin kendisinin ne olduğunu bil(ebil)mesini, kabullen(ebil)mesini, olduğu gibi görün(ebil)mesini, hayatta istediği şeyin ne olduğunu anlayabilmesini, bulabilmesini ve yapabilmesini, bunun sonuçlarına da hazırlıklı olabilmesini…

Düseldorf Kukla Tiyatrosu’nun “Bitmeyecek Öykü” yapımı arayla birlikte 2.5 saat sürüyor. Birinci bölüm Bastian’ın okuduğu kitaptaki olayları, ikinci bölüm ise Bastian’ın da kitaptaki Fantazya diyarına dahil olmasını görselleştiriyor. Bu ikilik, oyunun sahneleme mantığına da yansıtılmış: İlk bölüm bir çerçeve arkasında gerçekleşiyor ve çerçevenin önünde sağ yanda Bastian’ı kitabı okurken görüyoruz, ikinci bölümde ise çerçeve kalkıyor ve biz de Bastian gibi adeta Fantazya dünyasının içine dalıyoruz. 

Bachleitner, Ende’nin bu geniş soluklu fantastik romanını uyarlarken sadece Düseldorf Kukla Tiyatrosu’nun usta olduğu geleneksel ipli kukla tekniğini kullanmamış, özellikle sahne geçişlerinde video projeksiyondan faydalanmış. Daha önce filme çekilmiş bu görüntüler çağdaş animasyon teknikleriyle değil, tam tersine yine farklı geleneksel kukla teknikleri (örneğin gölge/silüet tiyatrosu) kullanılarak gerçekleştirilmiş sahnelerin kaydından oluşuyor. Dolayısıyla Bachleitner eski/geleneksel kukla teknikleri ile gelişen teknolojiyi harmanlayarak kullanıyor. Video projeksiyon kullanımı, sahne geçişleri arasındaki sürenin değerlendirilerek gösterinin hantallaşmasını da engelliyor.

Son tahlilde Düseldorf Kukla Tiyatrosu’nun “Bitmeyecek Öykü”sü, Michael Ende’nin kitaplarını uyarlamakta ustalaşmış bir topluluğun gerek görsel gerekse de düşüncel olarak en sofistike işlerinden biri.

0

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku