Pınar Çekirge, geçen yıl bugün aramızdan ayrılan Erol Keskin’i yazdı…
Nedim Saban‘ın ifadesiyle “Duayen oyuncu, yönetmen, kuramcı, eğitmen”, benim içinse, radyo zamanlarının Kaptan Şefik Amca‘sıydı Erol Keskin.
Dahası Mr.Green, Fikret Bey, Kanuni Sultan Süleyman, Uşak Pitou, Modigliani, Karamustafa Paşa’ydı ve Çınar Ağacı’ nın Rıfat Bey’iydi. Vahşi Batı, Salı Ziyaretleri, Gazete Gazete, Üçüncü Selim, Hürrem Sultan, Oyunlarda Yaşayanlar ve Sarah Bernhardt… En son yönettiği Zırhlı Kurt.
Suna Keskin ile yaptığımız röportaj esnasında, Erol Keskin‘in İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’inde İç Mimarlık Bölümü’nde okurken, Modern Antigone‘de Kreon rolünü yaşar kıldığını öğrenmiştim. Sonrasında Cep Tiyatrosu, Gençlik Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu, Lale Oraloğlu Tiyatrosu, Gen Ar Tiyatrosu, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları, Tiyatrokare, Tiyatro Kedi’de geçen bir hayat.
Turneler, ödüller, radyo programları, film setleri…
Sonra bütün o oyunlar: Anfidrion, Karaağaçlar Altında, Bu Evde Çökme Tehlikesi Var, Bir Parmak Bal, Romeo Juliet, Ben Bir Fotoğraf Makinasıyım, Bulvar, Büyük Jüstinyen, Rus Gelir Aşka, Kamp 17, Müfettiş, Boing Boing, Ayı Masalı, Zafer Madalyası, Monserrat, Galilei Galileo, Oleani, Oyuncakçı Dükkanı, Dün Gece Yolda Giderken Çok Komik Bir Şey Oldu, Borusunu Öttüren, Almanya’dan Bir Yar gelir Bizlere, Sevgilime Göz Kulak Ol,Evlilik Dolabı, Altın Yumruk, Open Haymer Davası, Satılık Dolap, Şahane Dul, Taşra Kızı, Kral Lear, Hırçın Kız, 1973, Mösyö Butterfly, Huzur, Kedi, İçerdekiler, Antonius ve Kleopatra, İbiş’in Rüyası, Puntila Ağa ve Uşağı Mutti…
1994 yılı olmalıydı, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni olmuştu Erol Keskin…
Hatırlıyorum; 2000’lerin hemen başıydı. Jeff Baron’un yazdığı, Nedim Saban‘ın yönettiği, Salı Ziyaretleri / Visiting Mr.Green’de hayata küsmüş, katı, inatçı, derbeder, metruk yalnızlığını çekeleyen huysuz bir adamı canlandıran Erol Keskin‘e hayran kalmıştım.Nasıl sahici, nasıl da inandırıcıydı. O özel, o benzersiz sahne diliyle sahnede devleşmişti adeta. İliklerine kadar yarattığı persona’ydı.
Daha önceki yıllardan biri… 1980’lerin sonu olmalı.Vahşi Batı‘yı izlemiştim. Austin rolünde Cüneyt Türel, Lee ‘de Erol Keskin harikalar yaratmışlardı. Ersan Barkın ve Perihan Tedü de vardı sanırım kadroda.
Tarih; 18 Ekim 2018.
“Dionysos’un Çocukları” adlı röportaj dizimizin konuğu Suna Keskin’di. Yavuz Pak ile çok özel bir söyleşinin içinde bulmuştuk kendimizi. Suna Keskin‘i dinlerken saatler saatlere eklenmişti. İtiraf edeyim, büyük bir samimiyetle, rengarenk ayrıntılarla, tatlı tatlı anlatışı hiç bitsin istemiyorduk. Tiyatrodan, hayattan konuşuyorduk. Fotoğraflara bakıyorduk tek tek. İşte, Cahide Sonku, Cahit Irgat ve Erol Keskin‘li Taşra Kızı’a ait bir fotoğraf.
Ayrılırken, apartman girişinde yardımcısıyla bize doğru yürüyen Erol Keskin ile karşılaştık. Lee, Karamustafa Paşa, Mr.Green, Fikret Bey… Ve çocukluğumun Şefik Kaptan’ı… Kocaman bir gülümsemeyle baktı bana. Zıpkın yemiş gibi çakıldım yerimde. Dondum kaldım.
Belli ki geniş zamanlarda yaşıyordu artık. Gözbebeklerinde ışık çakımları… O an kendimi Ross Gardiner sandım. Evet, neden olmasın?