“Biz Kimiz?” sorusu etrafında Vakhtangov Tiyatrosu – Yevgeniy Onegin

Nazım Sarıkaya
3,7K Okunma

“Biz Kimiz?” sorusunu öncelikle tiyatro dünyası olarak kendimize sormamız gerekiyor. Tiyatrodan doğan sinemanın bugün tiyatroyu manipüle etmesini neden sorgulamıyoruz? Sinema ilk yıllarında tiyatronun gölgesindeydi, gelişen teknolojiyle kendi dilini buldu, yolu açık olsun… Ancak şimdi tiyatro sinemanın gölgesine girmeye başladı, dilini unuttu, yolunu kaybediyor. Psikolojik gerçekçi metinler, doğalcı sahne dili ve oyunculuklar teatralliği yok ediyor. Bir tiyatro seyircisi olarak gündelik hayattan uzaklaşmak, hayal aleminde kaybolmak istiyorum, çok mu?

23. İstanbul Tiyatro Festivali’nde sahne alan Vakhtangov Tiyatrosu ile özlediğimiz teatralliğe kavuştuk. Bu sahnelemenin öncelikle tiyatronun kimliğini sorgulamamıza vesile olmasını diliyorum…

Aleksandr Puşkin’in şiirsel romanından uyarlanan Yengeniy Onegin, kaynak metne sadık bir sahne uyarlaması. Roman doğrudan sahneye aktarılmıyor, metnin dinamikleri tiyatro dilinde yeniden üretiliyor. Romanda açığa çıkan aşk, özlem, ayrılık gibi iletiler ışıkla, müzikle, dansla görünür kılınıyor. Sahneleme metinle kavga etmek yerine metnin potansiyelini açığa çıkarmaya çalışmış. Bu bakımdan Puşkin’e saygı duruşu niteliğinde.

Yevgeniy Onegin yarım kalan bir aşk hikayesi. Genç bir şairken sürgün edilen, bilmediği bir kasabada Tatyana ile tanışan Onegin, kızın aşkına karşılık vermez. Burnu büyük şair sadece vakit geçirmektedir. Tatyana ise onu gerçekten sever. Ondan gelen hediyeler ve mektuplarla mest olur. Ancak sonunda zengin bir adamla evlenmek zorunda kalıp Moskova’ya taşınır. Yıllar sonra Onegin tekrar peşine düşer ama Tatyana artık evlidir, kocasını terk edip gidemez. Onların aşkı iki türlü de yarım kalır.

Rimas Tuminas’ın sahnelemesi hikayeyi masalsı bir atmosfere taşımış. Sahne arkasına yerleştirilen elastik ayna, derinlik ve uzam hissinin yanında rüya atmosferi yaratıyor. Onegin’in hediyesi oyuncak ayının oyunun sonunda gerçek ayı boyutunda sahneye çıkıp Tatyana’yla dans etmesi, bir oyuncunun canlandırdığı tavşanın sahne oyunları, Tatyana’nın oturduğu salıncağın göğe yükselmesi hikayenin gerçek ile rüya arasında bir düzlemde ilerlemesini sağlıyor.

Oyunun sahne estetiği Vakhtangov’un ürettiği bir kavram olan “büyülü gerçekçilik”le ilişkili. Bir yanıyla son derece gerçek duygular, durumlar ve karakterler, diğer yanıyla masalsı-büyülü bir atmosfer, gerçeğin abartıyla bozuma uğratılması, gerçekliğin esnetilmesi… Oyunculuk üslubu ve sahne tasarımı gerçekçilik ile dışavurumculuk arasında gidip geliyor. Ancak sahnedeki abartı, karikatürün iki boyutluluğuna kaçmayıp kendi içinde derinleşen bir üsluba dönüşüyor. Karakterlerin ruhsal durumları stilize edilmiş hareketlere yansıtılıyor. Sahne geçişleri metindeki duyguları görünür kılacak metaforlarla yapılıyor; örneğin Tatyana’nın yatağı onu esir alan bir zindana dönüşüyor. Yatağın içinde tekrar eden fiziksel devinimler yaşadığı acıyla yakınlık kurmamızı sağlıyor. 

Yevgeniy Onegin sahnelemesi uyumsuzlukların masalsı harmonisini oluşturmuş. Şiir, tiyatro, bale, halk dansları ve opera gibi türleri eşit mesafeyle bir araya getiriyor. Puşkin şemsiyesinde bütünlük kuran disiplinlerarası sahneleme, klasik metne çağdaş bir yorum niteliğinde. Oyunun ritmi rahatsızlık vermeyen bir düzensizlikte; aşk ve tutkuyla yükselen duygular ayrılık ve yalnızlık acısıyla düşüşe geçiyor. Sahne kimi zaman sadece hareket ve jestle anlam üretiyor. Bu bölümlerde Batı ve Slav müzikleriyle danslar, stilize edilmiş hareket akışları görüyoruz. Bedensel tavırlar söze/diyaloğa gereksinim duymadan kendi anlamını üretiyor. Kimi zaman da sahne sadece kelimelere yaslanıyor. Bu bölümlerde operamsı sahneler, uzun monologlar ve güçlü bir şiir duyuyoruz. Oyunculuk üslubu ise anlatıcılık odaklı. Sahnede gerçekçi karakterlerden çok roman kişilerine ses veren hikaye anlatıcıları var.

Yevgeniy Onegin, seyirciyi 19. yy. Rusya’sına doğru yolculuğa çıkaran bir prodüksiyon. Taşra ve Moskova ayrımı, köy ve kent kültürü arasındaki çelişki görünür kılınıyor. Batılılaşan Rusların klasik bale ve piyano tutkusu ile geleneksel Slav enstrüman ve dansları bir arada. “Biz Kimiz?” sorusuna toplumsal farklılıklar açığa çıkarılarak kültürel çoğulcu bir yerden yanıt veriliyor.

Neredeyse 200 yıl önce yazılan bir eser, bugün disiplinlerarası bir sahnelemeyle öncelikle tiyatronun kimliğine, ardından Rus toplumuna özdüşünümsel bir yaklaşım getiriyor. Bu görme biçimi, kendi kendini (ne olduğunu, kim olduğunu) düşünme, sanatta özgünlüğün anahtarı olabilir. Batılılaşan bir toplum olarak kendimizi sorgulamaya başladığımız an bizler de taklit olmayan özgün yapıtlar açığa çıkarabiliriz.

Oyunun Künyesi:

  • Yazan: Aleksandr Puşkin
  • Fikir, Kompozisyon ve Sahneleme: Rimas Tuminas
  • Sahne Tasarımı: Adomas Jacovskis
  • Kostüm: Maria Danilova
  • Müzik: Faustas Latenas
  • Koreografi: Angelica Cholina
  • Işık Tasarımı: Maya Shavdatuashvili
  • Müzik Direktörü: Tatiana Agayeva
  • Oynayanlar: Sergeiy Makovetsky, Aleksei Guskov, Victor Dobronravov (Yevgeni Onegin), Artur Ivanov (Emekli Hussar), Oleg Makarov, Vasily Simonov (Vladimir Lensky), Eugenia Kregzhde (Tatyana), Irina Kupchenko (“Tatyana’nın Düşü”), Maria Volkova, Natalia Vinokurova (Olga Larina), Katerina Kramzina (Domralı gezgin), Lyudmila Maksakova (Dadı, dans hocası), Pavel Tekheda – Kardenas (Dans sınıfı eğitmeni), Olga Borovskaya, Adelina Gizatullina, Maria Shastina, Ekaterina Simonova, Irina Smirnova, Yana Sobolevskaya, Alexandra Streltsina, Natalia Vinokurova, Maria Volkova (Dans sınıfındaki kızlar), Olga Borovskaya, Yana Sobolevskaya (Anisya, hizmetçi), Elena Melnikova, Alexey Kuznetsov (Larin’in eşi), Sergey Bataev, Yuriy Kraskov, Kirill Rubtsov, Valery Ushakov (Larin ailesinin komşuları), Kirill Rubtsov (Ulan), Maria Rival (“Bunny”), Elena Sotnikova (Moskova’daki kuzen), Liubov Korneva (Kuzen), Yury Shlykov (Prens)

 

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku