Bir Cellat ve Bir Meddah Varmış…

Pınar Çekirge
3,1K Okunma
“Gurrenâme: Cellâd-ı Felek, erkekliğin gezegeni olan Merih gezegenini temsil eden elinde kılıç ve kesik baş tutan Cellad-ı felek.
Gönlümün tavus kuşu ‘Meddah Ve Cellat’tan….”

Çok eski, uzak zamanların birinde, yarasalar tüneğinden gölgelere uğurlanan iki hayat. Yüreğinin sesini henüz kaybetmemiş bir meddah… Gözlerinin içine acı düşmüş bir cellat.

Oldum olası piyesleri kafamda hayali bir sahneleme ve cast oluşturarak okurum.

Yazım aşamasını Ali Cüneyd Kılcıoğlu‘nun sosyal medya paylaşımlarından merakla, heyecanla takip ettiğim “Meddah ve Cellat”ı, hani derler ya, bir solukta bitirdim. Son sözcüğe geldiğimde “Bu oyun mutlaka, ama hemen, hiç vakit kaybetmeden sahnelenmeli” diye düşündüm.

Her iki karakter ve ele alınan konu o kadar çekici geldi ki, kısa bir aranın ardından eseri yeniden, bu kez kimi satırların altlarını çizerek, küçük notlar alarak, çok şey öğrenerek okumaya başladım.

Daha önce de, pek çok kez belirttiğim gibi, Ali Cüneyd Kılcıoğlu tiyatro yazınımıza eserleriyle katkıda bulunan son derece değerli bir oyun yazarı.

Çok mercekli bakış açısı, çapaksız dil kullanımı, seçtiği konular ve ortaya koyduğu karakterler ile “Ali Cüneyd Kılcıoğlu Külliyatı” başlıbaşına bir hazine. Yazdığı piyesleri önce okurla buluşturuyor olması da, Ali Cüneyd Kılcıoğlu’nun bir diğer özelliği.

Okumaktan da, izlemekten de haz alınan eserlerine bir yenisini ilave etmiş yazarımız. Üstelik tartışılacak, şimdiden kendi okur / izleyicisini oluşturabilecek yetkinlikte bir piyes.

Ali Cüneyd Kılcıoğlu

Ali Cüneyd Kılcıoğlu’na bırakalım sözü:

“Neredeyse beş aydır, bir tellal tutup çığırtmadığım kalmayarak tarihi bir oyun yazdığımı çeşitli şekillerde bahsederek yazdım. Kafamda adalet üzerine söylediği bir hikaye yüzünden dili kesilme cezası alan ve sürgüne gönderilen bir Meddah’la onu karşılayan Cellat fikri geldiğinde içim aydınlandı. Bu meselenin altını doldurmak için ustalarımız Metin And, Cevdet Kudret, Özdemir Nutku gibi geleneksel tiyatroya hâkim kişilerin kitaplarından, Musahipzade Celal’in yazılarından tutun da, Yeniçeri Mezar Taşlarına kadar yapılan araştırma kitabına, meddah hikâyelerinden tutun da Surnamelere, Minyatür örnekleri, fermanları içeren kitaplara kadar birçok kaynağı okumaya başladım. Oyunumun geçtiği 1620 -1622 yılları arasına dair tarihçilerimizin kitaplarından okumalar da yaptım. Osmanlı döneminde geçen iki kişilik bu oyun için o kadar aşkla çalıştım ki günlerden birgün kara göründü nihayet. Değerli hocamız Ayşegül Yüksel önsöz metnini kaleme aldı. Sevindim, mutlu oldum. Biliyorsunuz, genelde biz ‘yerli’ yazarlar çok az şımartılırız.”

“Bu oyuna o kadar emek verdim ki hayatımın beş ayımı dondurdum, eve kapanıp günde on küsür saat çalışarak, okuyarak, araştırarak, aşkla yazdım, bu süre boyunca bu oyun dışında hiç bir şeyle uğraşmadım, bu oyunla kalkıp, bu oyunla yattım. Gönlümün tavus kuşu derken çok ciddiyim. Şimdi sıra meslektaşlarımızın samimiyetinde… Yabancı yazarların eserlerini daha çevrilme ya da yazılma aşamasında sahip çıkan meslektaşlarımız bizim hikayelerimizden örülmüş, topraklarımızdaki insanların hikayelerine sıkıca tutunmuş, evrensel adalet meselesini odağına almış, yeni tarihselci bakış açısıyla üretilmiş bu oyunuma ilgi göstereceklerini umuyorum zira yazdığımız bir çok oyundan haberdar değiller, elimden geleni yapsam da onlara nasıl ulaşabilirim şahsen bilmiyorum. Ama olsun ben içimdeki ışık sönene kadar kalemimle bir aydınlık oluşturmak için uğraşacağım…”

Meddah ve Cellat “yürekle, aşkla, yazılmış, bizim hikayelerimizden biri aslında. Ali Cüneyd Kılcıoğlu’nun ifadesiyle “Geleceğe bırakılan bir söz.

“Meddah ve Cellat”ı okumanızı öneririm.

PINAR ÇEKİRGE

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku