Bağımsız Tiyatro Birliği, son günlerde yaşanan gelişmeler üzerine bir açıklama yaptı.”Demokratik Cumhuriyet’ten, Tam Bağımsız Türkiye‘den yana duruyoruz!” denilen açıklama şöyle:
Yürüdüğümüz yolda, ezene karşı ezilenle birlikte tutuştuğumuz kavgada, her şeyden önce kendimize karşı dürüst olmak önemli. Durduğumuz yer insandan yana, insanlıktan tarafken; insandan yana, toplumdan yana durabilmeyi çoğaltırken, din, dil, ırk, mezhep, cinsiyet gibi her türden ayrımcılığa karşı çıkarken, “ben de varım” diyenleri elimizin tersiyle itmek bizi onlardan farksız kılmaz mı?
Günümüz koşullarında, ezilenler artık bir sınıf değil, açlık/yoksulluk sınırında maaşlar alanlar, işsizlikle boğuşan eğitimli eğitimsiz yığınlar, ürettikleri çöp edilen köylüler, uzun calışma saatlerine mahkum edilen kölelik sisteminin sessiz çoğunluğu, esnek çalışma sistemiyle aba altından sopa gösterilen çaresizler, söz hakkı tanınmayan, özgürlükleri ellerinden alınmış üniversiteliler…
Özcesi, herkes eziliyor, yok sayılıyor, “sömürü normalleşiyor” artık… Daha önce farklı alanlarda at koşturanlar, hattâ eski sömürücü artıklarından “sömürenden yana değilim” diyebilenlerin sayısı artıyor. Çok kritik günlerden, çok büyük ihanetlerin içinden geçerken, kendisine “yoldayım” diyenlerin ya da öyle sanılanların bile savrulduğunu görürken, daha güçlü direnmek gerek. Öncelikli hedef Bağımsızlık ve Cumhuriyet ise, yani “asgari müşterek” net ise, güvenip çoğalmak değil mi doğru olan?…
İstismar eden, peşkeş çeken, teslim olan ya da tuzaklara düşüp küçük hesaplara yenilenler olsa da, hadsizler çıksa da, bu kavga bizim! Herkesten önce, bu memleketin aydınları, hukukçuları, meslek insanları, sanat insanları, tiyatrocuları, gazetecileri yan yana olabilmeli ve dürüst siyasetçilere yolu açabilmelidir…
Yol yokuş at terli olsa da, küsmek, teslim olmak, biat etmek bize göre değil. Hatasıyla sevabıyla yaşamak kavgası bu! İlle de kazanılacak! Her düştüğümüzde yeniden kalkıp doğrularak, tükendiğimizi her hissettiğimizde insanlarla yeniden yan yana gelip çoğalarak, onları da yola katarak kazanacağız!
Artık bu tarihi sorumluluğun bilincinde olmayanlarla yollarımız kesişmesin! Hem çoğunluk diyerek yola çık, sonra kendi bildiğini dayat, yetmedi başka bir siyasi partinin belediye başkanlarına çağrı yap! Kaç denge bozuluyor bir taşla?
Belediyeleri kim kazandı? 1999’da bu parti barajı geçememişti, sonra iki seçimde üst üste iki hezimet, yanlışlıklarla dolu ve halktan kopan bir yapı… 2011’den sonra yükselen oylar kimin döneminde peki? Adalet ve özgürlük için insani eylemler yapan kim? 2018’de barış çağrısı, birliktelik çağrısı yapan kim? Kılıçdaroğlu’nun değil, aslında ülkenin yenildiği seçim sisteminde, 2019!da nihayet (11) onbir büyükşehir belediyesinin kazanılması sürecinde, Canan Kaftancıoğlu ve diğer yürekli insanlarla yürüyen Kılıçdaroğlu değil mi idi yoksa?
Bütün bu verileri topluyor, süreci direniş temelinde değerlendiriyor ve Demokratik Cumhuriyet’ten, Tam Bağımsız Türkiye‘den yana duruyoruz! Dürüst ve çoğulcu yapısıyla bildiğimiz Kemal Kılıçdaroğlu‘na “bu seçimde yalnız değilsin” diyoruz…
BAĞIMSIZ TİYATRO BİRLİĞİ