Toplumsal Sanat “Yol”unda Bir Ömür

editor
2,K Okunma
Usta yönetmen Şerif Gören’in vedası yasa boğdu. Türkan Şoray, “Az konuşur, asık suratlı otururdu. Ancak insani değerleri çok yüksekti” derken Halil Ergün ise, “Asıl tavrı toplumsal gerçekçiliği sanatında işleyişiydi” dedi.

Birgün gazetesinden Işıl Çalışkan’ın haberini aktarıyoruz:

Türk sineması usta bir yönetmenini kaybetti, Şerif Gören’i. İstanbul’da geçirdiği kaza sonrası hastaneye kaldırılan ve Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde entübe edilen Gören, 80 yaşındayken yaşamını yitirdi. Gören’in vedası sinema dünyasını yasa boğdu.

Şerif Gören, Türk sinemasının en önemli yönetmenlerinden biri olmasının yanı sıra, toplumsal gerçekçi bakış açısıyla da dikkat çekiyordu. Özellikle 12 Eylül Darbesi sonrası dönemin siyasi ve sosyal atmosferini filmlerine yansıtarak, sinemanın toplumsal bir sorumluluk taşıdığına olan inancını ortaya koymuştu. 1973’te Sinema İşçileri Sendikası’nı kurarak başkanlığını üstlenen Gören 1979-1980 yılında Yönetmenler Derneği başkanıyken 12 Eylül askeri darbesiyle tutuklandı. 1981’de tahliye olduktan hemen sonra Yılmaz Güney’in senaryosunu yazdığı ‘Yol’u yönetti.

BİRÇOK KEZ YARGILANDI

“Sen Türkülerini Söyle” gibi filmleriyle, o dönemde yasaklanan konulara değinen Gören, bu yüzden birçok kez yargılandı ve hapis cezasına çarptırıldı. Kendi ifadesiyle, “Ne davalardan geçtim ben, DGM de gördüm, işkence de. Bir ara yargılandığım davalardan toplam 93 yıl sekiz ay hapis cezası isteniyordu” sözleriyle yaşadığı zorlu süreçleri özetliyordu Gören.

Yılmaz Güney, Kadir İnanır, Tarık Akan gibi sinemamızın önemli isimleriyle çalışmış olan Gören, ulusal ve uluslararası arenada pek çok ödül kazanmış ve prestijli festivallerde jüri üyeliği yapmıştı. Ancak tüm bu başarılara rağmen, hep mütevazı bir tavır sergilediğini, “Ne bileyim, sokakta yürürken ya da Akbil’imle otobüse binerken kimse beni tanımıyor!” sözleriyle ifade etmişti.
Filmleriyle toplumun sorunlarına ayna tutarken, aynı zamanda sinemanın gücüne olan inancını da ortaya koydu. Türk sinemasında önemli bir iz bırakan Gören, unutulmayacak yönetmenlerden biri olarak hafızalarda yer edecek.

YARIN UĞURLANACAK

Gören’in cenazesi, yarın saat 11.00’de, Beyoğlu Atlas Sineması’nda düzenlenecek anma töreni sonrası Beyoğlu Hüseyin Ağa Camii’nden öğle vakti kılınacak cenaze namazının ardından Kozlu Mezarlığı’nda son yolculuğuna uğurlanacak.

Sinema dünyasının önemli isimleri onu BirGün’e anlattı.

TÜM ALKIŞLARI HAK EDİYORDU

Sinema sanatçısı Türkan Şoray: Türk sineması temel taşlarından birini kaybetti. Hastalığını duyduğumda çok üzülmüştüm şimdi çok daha üzgünüm. Türk sineması için çok kıymetli bir değerdi. Çok önemli bir yönetmen ve yönetmenliğini destekleyen bir yanı da çok iyi kurgucu oluşuydu. Ben Şerif Bey ile iki filmde çalıştım. Ama onun öncesinde Atıf Yılmaz’ın yönetmen yardımcısıydı. Atıf Yılmaz ile yaptığımız pek çok filmde beraber olmuştuk. Yılmaz Güney’le dostluğunun ve çalışmasının ardından yurt dışında da tanımış ve her türlü alkışı övgüyü hak eden bir sinemacıydı. Özel hayatında az konuşur, asık suratlı otururdu. Ancak dünyanın en iyi, en insani değerleri yüksek kişilerinden biriydi. Acım çok büyük.

Türkan Şoray

TIRNAKLARIYLA KAZIDI

Sinema sanatçısı Halil Ergün: Arkadaşım, ustam, dostum, yönetmenimdi. Yeşilçam’ın çok değerli bir yönetmenini kaybettik. Uzun zamandır takip ediyordum, kötü durumdaydı. Çok değerli izler bırakarak ayrıldı aramızdan. Bir kuşak beraberliğimiz var, bizim kuşağımızdan artık her gün insanlar kayboluyor ve ben çok hüzünleniyorum. Sinema alanındaki beraberliklere bakarsak bir avuç kaldık diyebilirim. Onlarca film çekti, çok önemli işlere imza attı  ve tırnaklarıyla kazıyarak geldi oralara. Yakın dostumuz, arkadaşımızdı. Hatıralarımız var. Çok üzgünüm.

Profesyonel bir yönetmendi. Bir sürü anlayışta işler yaptı ama asıl tavrı sanatın fonksiyonunun ortasında toplumsal gerçekçi işleri yerine getirmesiydi. Bir sanatçı gözüyle bakmamız lazım. Elbette bir dünya anlayışı, toplumsal bakış yaklaşımları vardı. Bütün bunları yansıttı sinemasına.

Öyle çok anımız var ki hangi birini paylaşayım bilmiyorum. Katırcılar’ı çekiyoruz. Kadir İnanır’la birlikte oynuyoruz. Bir dağdan inmemiz gerekiyor. Bingöl ve Karlıova arasında 35 gün karların içinde çektik filmi. Çok soğuktu. Dağın tepesinden aşağıya doğru yürüyeceğiz. Şerif Gören dağın arka tarafından dolaşın tepeye çıkın dedi. Biz nefes nefese kadık Kadir’le. Hiç halimiz kalmamıştı. Şerif’ten bize komut geldi “Yürüyün” diye. Çünkü onlar da perperişan karda buzda kışta… Şerif’in o bakışı her şeyi anlatıyordu, başka çaremiz mi var der gibiydi. O bakışı hiç unutmayacağım.

Halil Ergün

ONU HEP ANACAĞIZ

Sinema eleştirmeni Atilla Dorsay: Bir büyük sanatçı daha gitti. 1944 doğumlu Şerif Gören’i kaybettik. 22 Kasım’da evinde düşerek ağır şekilde yaralanan, hastanede tıbbi deyimle entübe edilen bu değerli insan sonunda dünyamızı terk etti. Allah rahmet eylesin.

Şerif Gören Yunanistan’ın İskeçe kasabasında doğmuştu. 1970’lerde sinemaya başladı. Yani Yeşilçam’ın en parlak dönemi olan  60’lardan hemen sonra ve yeni bir kuşakla birlikte…Hayli hızlı çalışmıştı. Piyade Osman, Endişe (ki bu filmi Yılmaz Güney çekerken o meşum olayla yarıda kalmış ve bitirmek Gören’e düşmüştü), Köprü, Deprem, Almanya Acı Vatan…

Sonra 80’ler gelmişti. Ve yolu yine Yılmaz Güney’le birleşmişti. Onun senaryosunu yazdığı Yol filmini çekmek de yine Gören’e düşmüştü. Bu yüzden sinema camiası içinde bu filmlerin gerçek yaratıcısı sık sık tartışma konusu olmuştu. Ama elbette filmleri asıl çeken kişinin o olduğu pek yadsınamaz.

80’ler yine ilginç filmlerle sürdü. Derman, Yılanların Öcü, Kurbağalar, Katırcılar…Onun ikinci Almanya filmi olan bir ortak-yapım: Polizei….Sonra bir süre TV dizileri. Ve 2011 yılındaki son filmi Ay Büyüyünce Uyuyamam…Büyük bölümünü gördüğüm ve eleştirileri Türk sinemasını dönem dönem ele aldığım kitaplarımda  bulunabilecek…

Şerif Gören onca filmiyle sanırım hep anılacak, hep sevilecek. Kaderin onu Yılmaz Güney’le buluşturması kadar, iyi senaryolarla çektiği ve çoğu tümüyle kendi hayal gücünden çıkmış filmleri tüm sinefiller yeri geldiğinde yeniden görecek, üzerinde konuşacak. Kısacası onu hep anacağız. Cenazesinde buluşmak üzere…

Atilla Dorsay

SON DERECE DİSİPLİNLİYDİ

Ayşegül Aldinç: Türk sineması en önemli yönetmenlerinden birini daha kaybetti. Çok üzgünüm. İlk filmim Katırcılar’da tanımıştım onu. Son derece disiplinliydi, şartlar çok güç olmasına rağmen her koşulda üstesinden gelebilen biri. Tek kadın oyuncu olarak bana da çok yardımcı olmuştu. Allah rahmet eylesin. Türk sineması için büyük kayıp.

Ayşegül Aldinç

ÖNE ÇIKAN FİLMLERİ

Köprü (1975), Deprem (1976), Nehir (1977), Derdim Dünyadan Büyük (1978), Almanya Acı Vatan (1979), Tomruk (1982, Antalya En İyi Üçüncü Film, En İyi Görüntü kategorilerinde ödül), Derman (1983 Antalya En İyi İkinci Film Ödülü, 1983 Valencia Jüri Özel Ödülü, 1984 Şam En İyi Film, 1984 Karlovy Vary FIPRESCI Ödülü, FICC Ödülü), Firar (1984), Kurbağalar (1986 Nantes En İyi Film), Kan (1985) Yılanların Öcü (1985 Antalya En İyi İkinci Film Ödülü), Katırcılar (1987), On Kadın (1987), Polizei (1988), Abuk Sabuk Bir Film (1990 Yunus Nadi Yarışması En İyi İkinci Film), Amerikalı (1993 Antalya Halk Ödülü) sayılabilir.

Gören ayrıca SFB ve FR2 televizyonları için Berlin ve Strasbourg şehirleri hakkında dört belgesel çekti: Rot Grun (1988), Kartoffeln Zwiebel (1988), La Zigone et la Corbeau (1994), L’identité (1996).

Kaynak: https://www.birgun.net/haber/toplumsal-sanat-yol-unda-bir-omur-582279

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku