Emekli maden işçisi Fahri Bozbaş, madencilerin çalışma koşullarını tiyatro sahnesine taşıdı. “Göçük Mehmet’le Bacaağzı Sohbetleri” özelleştirmeleri ve maden işçilerinin yaşamını dile getiriyor.
Evrensel gazetesinden Sultan Özer’in haberini aktarıyoruz:
“…Siyah akar Zonguldak’ın deresi / Yüz karası değil kömür karası / Böyle kazanılır ekmek parası…” diyor ya Orhan Veli… İşte, yüzlerinde kömür karasıyla tanıdığımız madencilerin ağır çalışma koşulları, bugünlerde Çayırhan Linyit İşletmeleri ve maden sahasının özelleştirilme girişimleriyle yeniden gündemde. Emekli maden işçisi ve sanatçı Fahri Bozbaş, madencilerin yaşamını ve çalışma koşullarını tiyatro sahnesine taşıdı. Bozbaş, Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali kapsamında sahnelenen Göçük Mehmet’le Bacaağzı Sohbetleri oyunuyla yüzlerce işçiyi hayattan koparan kaçak madenleri, özelleştirmeleri ve maden işçilerinin yaşamını gözler önüne seriyor.
Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali kapsamında dün akşam Devlet Tiyatroları 75. Yıl Sahnesi’nde, Zonguldak Tiyatro Arın’ın sahnelediği Göçük Mehmet’le Bacaağzı Sohbetleri izleyiciyle buluştu. Tek perdelik, günümüz meddahlık geleneğine örnek olan oyunda sinevizyon gösterimiyle madencilerin fotoğrafları da yer aldı. Oyunun yazarı, yönetmeni ve oyuncusu Fahri Bozbaş, emekli bir maden işçisi. Yıllarını madenlerde geçiren Bozbaş, gözlemlerinden yola çıkarak madenci hikayelerini komedi unsuruyla sunuyor. Ancak, kaçak madenlerin ve özelleştirmelerin toplu ölümlere nasıl yol açtığını ve yaşamları nasıl yok ettiğini de sahnede çarpıcı bir şekilde dile getiriyor.
Çayırhan’dan Ankara’ya yola çıkan maden işçilerini, Kozlu ve Soma madenlerini ve arkadaşları madencilerin yaşamlarını anlatan Bozbaş, trajik madenci yaşamlarını fotoğraf ve şarkılarla ifade ediyor.
Emek şiirleri seçkisinden, işçi-şair Mehmet Yılmaz Karaibrahimoğlu’nun şu dizeleriyle izleyiciye sesleniyor:
“Kaybolmuşum derinliklerinde yerin / Sarmış bedenimi bir orman gibi madenin zifiri karanlığı / Sanırsın yol vuruyorum merkezine dünyanın / Tulumum sırtımda hazır kefen…”
Bozbaş, 1990-91 Büyük Madenci Grevi ve Ankara Yürüyüşü için Pendik’te tersane işçisi Rüştü Yıldırım’ın En Güzel Meyve İçin adlı şiir kitabındaki şu dizeleriyle de sahneye taşıyor:
“Posta posta atan yüreğimi / Bir gemiyi denize indirir gibi / Saldım yollara / Buza kesen eller arasındaki / Şakaktan akan kan damlası / Müjdeliyor sabahı / Posta güvercinleri havalanıyor / Kanatlarında özgürlük türküsü / Tarih akar akar / Bu defa Mengen’den dönmez / Boşalır Ankara’ya / Şimdi Zonguldak-Ankara arası bir işçi adımı / İstanbul’a bir karış / Yüreğim güneş sofrasında dayanışmaya sevdalı.”
İzleyicilerin alkışlarla karşıladığı oyunda, madenler ve özelleştirmelere karşı duruş dikkat çekti. Tek kişilik bu oyunda, ışık tasarımını Selim Kalıç, sinevizyon desteğini ise Gökçe Bozbaş üstlendi.
Kaynak: https://www.evrensel.net/haber/535649/madencilerin-yasami-sahnede-gocuk-mehmetle-bacaagzi-sohbetleri