Perde Geleceğe Açılıyor: Dijital Dönüşüm ve Toplumsal Değişim İçin Bir Çağrı

Neslihan Ekim
2,2K Okunma

Daha önce sanat seferberliğine açık çağrı yazısını yayınlamış, pek önemli ve değerli tiyatroculardan da tebrik mesajları almıştım. Sonuç? Hâlâ seferberlik başlamadı. Sanırım durumun ciddiyetinin farkında değiliz. Sanatı sanat için yapan tiyatrocuları bu yazının kapsamı dışında tutuyorum. Çünkü onların derdi zaten toplumla ilgili değil, kendilerini tatmin ederek para kazanmaktan başka bir şeyi umursamıyorlar. Zaten tüketicileri de belirli bir kesim ‘’yüksek sanat severler’’. Eyvallah!

Gelelim toplumla derdi olanlara… Her yanımızı vahşet sarmışken, toplumsal çürümeden her fırsatta dert yakınıp, sosyal medya mecralarından ‘’YETER’’ çığlıkları atan canım sanatçılar! Yani, özünde insana dair duyguları barındıranlar… Evet sizlere sesleniyorum! Acıma ve korku duygularınızı dönüştürmek sizin ellerinizde. Sanatın iyileştirici gücünü hepiniz gayet iyi biliyorsunuz. Hastalanmış bir toplumun ruhuna iyiliği, güzelliği aşılayacak olan tek şeyin sanat olduğunu da biliyorsunuz. O halde ne bekliyorsunuz? Çok sordum bu soruyu kendime… İstanbul’da kapana kısılmış bir tiyatro camiası, diğer büyük şehirlerde kendi halinde bir şeyler yapmaya çalışan tiyatrocular… Elbette hayatta kalma mücadeleleri, umutsuzluğun ve karanlığın zihinlerde yarattığı yılgınlık hissi… Olur.

O yüzden size çözümle geldim. Elimi taşın altına sokmam gerekiyordu. Bu süreçte tek bir çıkarım var; ‘’toplumsal dönüşüm’’ Çünkü çok yoruldum! Yazmaktan, anlatmaktan, sürekli şikayet ve dert dinlemekten yoruldum. ‘’İmkansız’’, ‘’çok zor’’ gibi cümleleri duymaktan sıkıldım. Mustafa Kemal Atatürk’ün; ‘’ Bir kurtarıcı bekliyorsanız, ben size hiçbir şey öğretememişim demektir. Kurtarıcı kendiniz olun’’ cümlesini sürekli çevremdekilere hatırlatmaktan da utanıyorum artık. Ülkesini sevdiğini söyleyen, her iki lafından biri Atatürk olan sanatçıların, Atatürk’ü hiç anlamıyor oluşundan da utanıyorum.

Kaybedenler kulübüne hoş geldiniz! Evet. Çok fazla şey kaybettik. Yıllardır ödememiz gereken tüm bedelleri ödedik. Gerek bu toplumu suçladık, gerekse birbirimizi… Olur. Hepsine eyvallah dedim.  Kendim gibi içi umut dolu, tiyatroyu bu ülkedeki her eve sokmaya niyetli bir ekiple birlikte bir yola çıktım. 2021 yılında kurulan, uluslarası düzeyde de izleyici kitlesi olan ve her geçen gün büyüyen tiyatronet platformunun youtube kanalında da varlık göstereceğiz. Tiyatroya dair yeni içerikler üreteceğimiz ailemiz gittikçe büyüyor. Kapımız herkese açık. Sözün özü, hepimiz aynı yoldayız.  Birlikte büyüyerek, gerçek anlamda bir örgütlenme ve seferberlik başlatmayı başarabileceğime inancım sonsuz!  Gözünüzün önüne ‘’hassas içerik’’ yazan videolar gelsin. Her gün başka bir korku filminin içine uyandığımız bu güzel memleketin insanından umudumuzu yitirmek, topluma sayıp, sövmek yerine sanatçılar olarak üstümüze düşeni yapma vaktidir. Biz başlatıyoruz.

Ne yapacağız peki?

Günümüzün dijitalleşen dünyasında, tiyatro ve diğer sanat dalları, varlıklarını sürdürmek ve toplumsal etkilerini artırmak adına yeni stratejilere ihtiyaç duyuyor. Popüler kültür ve kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması, sanatın ulaşılabilirliğini artırmakla kalmayıp, aynı zamanda toplumsal dönüşüm için bir fırsat da sunuyor. Bu bağlamda, tiyatrocular olarak birlikte hareket etme zamanıdır. Öncelikle, youtube’da var olan ve yeni açılacak olan her tiyatro sayfasına abone olmayı unutmayın. Elinize yapışmaz. Abone olun ki, youtube algoritması ‘’tiyatro’’ kelimesini üst sıralara taşısın ve Türkiye’de ki youtube kullanıcılarının önüne daha çok tiyatro içerikleri çıkarsın. Her tiyatro, kendi oyunlarının çekimleri yapabilir. Tıpkı Netflix, Gain gibi işleyen uluslararası bir platform olan tiyatronet ile anlaşıp, çekimlerinizin yapılmasını sağlayabilir, mevcut arşivlerinizi platforma yükletebilirsiniz. Oyunlarınızın fragmanlarını mutlaka youtube’da tiyatro sayfanızda yayınlayın. Youtube sayfası olan tüm tiyatrolar ve tiyatrocular birbirleriyle dayanışmaya giderek ortak içerikler üretmeli. Ayrıca parlak fikirleri olup, içerik üretmek isteyen genç tiyatroculara da destek olun. Unutmayın, yeni jenerasyonun zekasına ve algısına hepimizin ihtiyacı var.

Tiyatro, geçmişten günümüze insanları bir araya getiren, duyguları ve düşünceleri paylaşan bir sanat biçimi olmuştur. Ancak, günümüz izleyicisinin dikkatini çekmek ve onlarla derin bağlar kurmak için dijital platformları etkili bir şekilde kullanmak kaçınılmaz hale gelmiştir. YouTube ve sosyal medya, sanatçılara eserlerini daha geniş kitlelere ulaştırma imkanı sunarken, izleyicilerin katılımını da teşvik ediyor. Bu durum, tiyatronun toplumsal etkisini artırmak ve halkın sanata olan ilgisini canlı tutmak için büyük bir fırsat yaratıyor.

Sanat seferberliği çağrımız, tüm tiyatrocuları ve sanat emekçilerini kapsıyor. Schiller’in eleştirilerine kulak vererek, “bayağı sanatın içinde hoş bir tepki” bulan izleyicilerin yanı sıra, derin sanatsal deneyimlere ihtiyaç duyan kitlelere ulaşmak için hepimize düşen görevler var. Sanat, toplumun sorunlarına dikkat çekme ve bireyleri düşündürme işlevi taşır. Bugün, sanatçılar olarak bu işlevi daha güçlü bir şekilde yerine getirebilmek için ortak bir mücadele içinde olmamız gerekiyor. Tiyatro girmeyen ev kalmasın! Herkesin elinde telefon var malûm. Tiyatro girmeyen telefon da kalmasın. Tiyatro telefondan izlenmez demeyin. Anadolu’nun bir köyünde, geçim sıkıntısı ile mücadele eden teyzelerimiz, amcalarımıza lâzım en çok tiyatro! Şehirlerin merkezinde yaşadığı halde, içindeki vahşeti sağaltacak bir alan bulamayan gençlere lazım tiyatro! Tiyatro sadece tiyatroda izlenir algısını esnetme vakti. Elbette tiyatroyu tiyatroda izlemenin hissi, değeri çok başka… Şu an güncel TÜİK rakamlarına göre 6 milyon tiyatro izleyici varmış. Hedef kitlemiz ise 85 milyon! Abartıyor muyum? Asla. 7’den 70’e herkese ulaşacak içerikler üretebilmeliyiz. Bu kadar bilgili, sağduyulu, kafası çalışan insanız. Üretemiyorsak yazıklar olsun zaten bize! Mevcut düzeni domine etmemiz şart. Emin olun, 6 milyon olan sayı da 1 yıl içinde 10 milyona çıkacak. Bu bir etkileşim meselesi. Popüler kültür ve kitle iletişim araçlarının gücünü kullanarak diyoruz ki; TİYATRO, TİYATRO, TİYATRO!

Zaten Meclis’te ya da televizyon programlarında oldukça sık geçen bir kelime ironik bir biçimde… Her şey tiyatro mu yoksa gerçekten tiyatro nedir? Göstermek, anlatmak gerekli. İşte o zaman, tiyatro seyircisi de artacak. Mevcut egemen güç ve sistem de tiyatronun gücünü anlayacak. En klişe haliyle; “insanı, insana insanca anlatacağız.’’ Sistemi tersine çevirecek olan biziz. Mesleki egolarımızı, ideolojik farklılıklarımızı, hırslarımızı ve dahi her türlü prangalarımızı rafa kaldırmak ve örgütlenmek zorundayız. Ben kendi adıma söz veriyorum! Kanımla, canımla elimden ne geliyorsa yapmaya hazırım. Seferberlik çağrımı yeniliyorum. Hadi. Bir olalım!

Tiyatronet, bu mücadelenin bir parçası olmayı hedefleyen, sanatçılar ve seyirciler arasında köprü kuran alanlar sunmaktadır. Dijital dönüşüm sürecinde, sanatın demokratikleşmesini sağlamak için hepimizin katkıda bulunması önemlidir. Tiyatronet youtube kanalı, sanat eserlerinin toplumun farklı kesimlerine ulaşmasını sağlarken, aynı zamanda sanatçılarla izleyiciler arasında bir diyalog ortamı oluşturuyor. Bu, toplumsal dönüşüm dinamiğinin bir parçası olarak, sanatı herkes için erişilebilir kılma çabasının bir yansımasıdır.

Popüler kültür, gündelik yaşamın kültürü olarak, sanatın derinliklerinden uzaklaşma riskini taşırken, tiyatronet bu riski bertaraf ederek, izleyicilere sanatı daha önce hiç deneyimlemedikleri açılardan sunma vaadinde bulunuyor. Tiyatro, toplumsal sorunlara ışık tutma, bireyleri düşündürme ve toplumun çeşitli katmanları arasında bir köprü kurma işlevini üstleniyor. Adorno’nun sözleriyle, başarılı bir sanat çalışması, içsel çelişkileri ifade edebilme yeteneğine sahiptir.

Bu nedenle, öncelikle tiyatronet youtube kanalına abone olmanızı ve bu seferberliğin bir parçası olmanızı istiyoruz. Birlikte, sanatı evrensel bir dil haline getirerek, toplumsal dönüşümün dinamiklerini harekete geçirebiliriz. Unutmayalım ki, sanat yalnızca bir eğlence aracı değil, aynı zamanda bir değişim aracıdır. Gelin, bu değişimin parçası olalım ve sanatı, toplumsal dönüşüm dinamiği olarak kullanalım. Hep birlikte, sanatın toplumsal fayda sağlama potansiyelini artırarak, değişim için bir itici güç oluşturabiliriz. Ben inanıyorum. Siz de inanının! Bu mesleği ilk seçtiğiniz heyecanı, motivasyonu hatırlayın. Seyircinin nefesini hatırlayın ve derin bir nefes alın. Popüler kültür ve dijital kitle iletişimi için alarm vakti!

NESLİHAN EKİM

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku