Nezih Gençler yazdı: “Seyirci Gözüyle İzmir Şehir Tiyatroları’nda Olup Bitenler Üzerine”

editor
2,4K Okunma

Kuruluşundan bugüne kadar olup bitenleri izlemeye, yazışmaları takip etmeye çalışıyorum.

Yücel Erten’i TEORİK olarak hem doğru hem de haklı buluyorum. Ancak PRATİK olarak bir çok yanlış ve haksız uygulamalar yaşanmış olmalı ki; teori, pratik uygulamaların bataklığına gömülmüş görünüyor.

Yücel Erten’in durumunu; içinde bulunmaktan birinci derecede kendisinin sorumlu olduğu loş bir zindanın yaş ve taş duvarına vurulmuş yumruk ya da yarattığı veya yaratılmasına bilerek-bilmeyerek katkıda bulunduğu, düştüğü/düşürüldüğü bataklıkta çırpınma olarak değerlendiriyorum.

Benim de bir dereceye kadar içinde olduğum, aktif olarak desteklediğim Devlet Tiyatroları’ndaki yerinden yönetim, özerklik ve Birim Tiyatrolar mücadalesi bir trajediydi. Bu seferki bir komedi denilebilir… Gene de trajik bir yanı var tabi. “Uçurumların, kartalların intiharına (bir kez daha) sessiz kalması” gibi; Pratik gerçekler Teorik doğrulara ve Haklılıklara sağır kalıyor. Çünkü o teorik doğruları ve haklılıkları pratikte ete kemiğe büründürecek ve onlara can verecek olan biricik güç; iç/dış (sanatçı/halk) eğitim ve örgütlenmesi ve sanatçı-halk (seyirci) dayanışması, kollektif aksiyonu ve dinamizmi yok veya çok cılız.

Tabandaki bu yetersizlik sonucu, İlber Ortaylı, Emre Kongar, CHP Genel Merkezi vb gibi yukarlardan, bir takım “meşhur”, popüler kişilerden, çeşitli güç odaklarından “doğruluk ve haklılığın” desteklenmesi için yardım bekleniyor.

Şu soruları sormak; her sanatçının, vergi veren her yurttaşın, her seyircinin, hele benim gibi ta başından beri özerk bir tiyatro mücadelesinin boylu boyunca içinde olmuş, dergilerde yazılar yazmış bir tiyatro SEYİRCİSİnin de hakkıdır.

1- İzmir Şehir Tiyatroları sanatçılarının o ilk kuruluş aşamasındaki heyecanını, dinamizmini koruyup canlı tutmak ve geliştirmek için periyodik sanatçı toplantıları yapılmış mı?

2- Yönetim Kurulu olarak periyodik toplantılar yapılmış mı?

3- Her iki periyodik toplantılarda herkesin özgürce değerlendirme, eleştiri ve özeleştiri hakkını herkesin yüzüne karşı kullanması sağlanmış mı? Yoksa bu toplantılar haricinde gruplaşmalar, hizipleşmelerle dedikodular ve fısıldaşmalara zemin olacak bir durum mu oluşmuş? Tartışma ve konuşma ortamından umudunu kesen iyi ya da kötü niyetli kişiler kendilerini ‘denize düşenin yılana sarılması’ gibi bir ruh haliyle çeşitli savrulmalara (başka bir erk aramaya) mahkum mu hissetmişler?

4- Oyun provaları haricinde, sanatçılarla teorik-pratik çeşitli eğitim ve uygulama atölyeleri, kurslar yapılmış mı?

5- 30-40 kişilik bir kadro nasıl olup da bölünüp parçalanmış? Daha önce yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen ve Yücel Erten etrafında kenetlenmiş bu kadro, sanatçı temsilcileri seçimiyle başladığı izlemini veren ufak tefek çatlaklardan sonra nasıl olur da dün topluca “taptıkları” Yücel’i, içlerinden hatırı sayılır sayıda bir kısmı kısa bir süre sonra yerin dibine sokmaya kalkabilir?

6- İlk kuruluş aşamasından 1. yıl sonuna kadar Yücel Erten’in yanında olan kadrolu ya da misafir sanatçılar ve yönetici kadrodaki kişiler nasıl bir savruluşla dışlanmış olabilirler? Bu sonuca varılmasının bir nedeni de; bazı sanatçıların “öz evlat”, bazılarının da “üvey evlat” durumuna düş(ürül)mesi mi?

7- Her oyundan sonra olmayabilir ama önceden tarihleri seyirciye duyurularak her oyun için birkaç kez oyun sonu sanatçı-seyirci sohbetleri yapılmış mı?

8- İzmir’in varoşlarında “kamyon tiyatro” örneğindeki gibi turneler ve oyun sonunda sanatçı-seyirci sohbetleri yapılmış mı?

9- İzmirli gençlere, özellikle konservatuvar tiyatro eğitimi almak isteyen gençlere yönelik tiyatro kursları, atölyeler, diksiyon kursları vb yapılmış mı? Hatta özellikle ev kadınları ve isteyen kadınlı-erkekli İzmirlilere yönelik amatör tiyatro kursları ve atölyeleri ve diksiyon kursları için çalışmalar yapılmış mı? Örneğin; her mahallede bir amatör tiyatro topluluğu oluşturmak üzere bir çalışma yürütülmüş mü?

10- Tüm bunlar; hem sanatçıların sağlıklı gelişiminin sağlanmasına, sanatçılar arasında birlik, dayanışma ve kollektif aksiyonun gelişmesine hem de sanatçı-halk iletişim ve dayanışmasının yaşama geçirilmesine katkıda bulunacak olan etkinlikler değil mi? Bunların; özerkliğin de korunup geliştirilmesi için yaşamsal önemi yok mu? Bunlara benzer etkinlikler veya bunların bir kısmı yapılmaya çalışıldı da belediye veya kaymakamlık ya da valilik mi engelledi? Mevzuata veya tasarruf tedbirlerine mi takılındı?

NEZİH GENÇLER 

Tiyatro Seyircisi

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku