Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, İstanbul turnesi kapsamında Sermet Çağan’ın kaleme aldığı, Murat Karasu’nun yönettiği “Ayak Bacak Fabrikası” oyununu İstanbullu tiyatroseverlerle buluşturdu.
Daha önce farklı tiyatrolar tarafından pek çok defa sahnelenmiş olduğundan, konusunu tiyatro seyircisine aşinadır ama yine de kısaca anımsatmakta yarar görüyorum, çünkü gündemin hızla değiştiği ülkemizde sahnelerde oynanan oyunları da kısa sürede unutuyoruz.
“Ayak Bacak Fabrikası”, tanımlanmayan bir ülkede, tanımlanmayan bir halkın hikayesinin anlatıldığı, çok iyi kurgulanmış politik bir kara mizahtır. Günümüzde de pek çok defa sahneleniyor olması, oyunun zamandan bağımsız, evrensel olduğu gerçeğini de gözler önüne sermektedir.
Kapalı bir toplum yapısında, baskıcı yönetici sınıf olan derebeyleri, çıkarlarına uygun politikalar geliştirirler ve bu politikalar halka rağmen siyasetçiler tarafından uygulanır. İktidar koltuğunda kim oturursa otursun, derebeylerin hizmetindedir. Oyun iki sahneden oluşmaktadır, ilk bölümde derebeylerin halkın üzerine yükledikleri sorumluluklar, yasaklar, kutsal kabul edilen balıkların yemlenmesi gibi iç içe geçen olgulardan sonra, ikinci bölümde toplumsal bir çözülme ve bir darbe gerçekleştir. Ancak, darbe yapanlar da kısa sürede derebeylerin kuklası olacaktır, onların boyunduruğu altına girecektir. Dolayısıyla, darbenin koşulları kısa sürede yok olur.Bir anlamda bir bardakta fırtına çok kısa sürede durulur…
Oyun epik tiyatronun özelliklerini başarıyla yansıtıyor. Yabancılaştırma, seyircinin gözlemci konumunda olması ve ondan yargıya varmasının beklenmesi gibi temel epik öğeler, imgesel anlatıyla besleniyor. Güldürü unsurlarının da güçlü ve etkili biçimde kullanıldığı oyunda, zaman zaman salonda kahkaha sesleri yükselirken, seyirci olan biteni kendi gerçekliği ile karşılaştırmaktan kaçamıyor. Adeta, sahneden bize ayna tutuluyor.
“Ayak Bacak Fabrikası” teknik boyutlarıyla da göz dolduruyor. Dekorundan, kostümüne, kostümünden makyajına kadar her ayrıntı büyük bir titizlikle düşünülmüş, yasarlanmış ve metnin yarattığı atmosferle bütünleşmiştir. Işık ise oyunun en görkemli boyutlarından biri. Sahnede her oyuncu üstüne düşen görevi layıkıyla yerine getirirken sahnede uyum ve dayanışmanın ender örneklerinden biri sergileniyor. Metnin ruhunu başarıyla sahneye taşıyan reji ve ona eşlik eden dramaturji, bu tarihi oyunun seyirciyle bütünleşmesini sağlıyor. Müzik oyunun olmazsa olmazı ve metni çok iyi yakalayarak yönetmenin istediği akışa büyük katkı sunuyor. Özellikle jazz ezgileri metnin zamansızlığını ve evrenselliğini hissettirmede oldukça başarılı.
“Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya”
Gülten Akın
Elbette, cesur sanatçılar, karanlık zamanlarda karanlığı anlatan oyunlar oynayacaktır.
Bugün, “Ayak Bacak Fabrikası”nın yazıldığı 1960’larda değiliz ama bugün de “bizim iyiliğimizi” düşünerek bizi kendi kalıplarına sokmaya çalışanlar var olmaya devam ediyor, birilerinin çıkarlarına hizmet eden politikalar bizi kötürüm yapıyor ve biz aklımızı kullanmayı bırakıp cehaletin kollarında yaşayan zavallı tüketiciler haline geldik. Evet, belki çöplerden geçinenler sistem dışına düştükleri için bir gün darbe yapacaklar, ama onlar da kaçınılmaz olarak bir süre sonra ülkeyi yöneten derebeylerin elinde oyuncak olacaklardır.
Sanatın özünde özgür ve eleştirel düşünce ye başkaldırı yatar, bu yüzden sanat tüm otoritelere karşıdır. Sahnedeki “Ayak Bacak Fabrikası” yazısı Nazi toplama kamplarının kapısındaki yazıları çağrıştırmakta ve “çalışmak özgürleştirir” yerine “bacaklar sizi özgürleştirir” denmektedir…
Epik tiyatronun ülkemizdeki en güzel örneklerinden birini, Brecht tiyatrosunun geleneksel tiyatromuzla bütünleşerek varsıllaştığı oyun umarım Eskişehir dışında Türkiye’nin farklı kentlerinde de binlerce seyirciye ulaşır.…
İyi ki böyle bir oyun yazılmış, iyi ki bu oyunu Eskişehir Şehir Tiyatroları İstanbul’a getirip bizimle buluşturmuş! Keyifli olduğu kadar düşündücü bir tiyatro şöleni “Ayak Bacak Fabrikası!”
İSMAİL CEM ÖZKAN
Ayak Bacak Fabrikası
Yazan: Sermet Çağan
Yöneten: Murat Karasu
Dekor Tasarım: Ethem Özbora
Kostüm Tasarım: Tülay Kale
Işık Tasarım: Mustafa Kala
Müzik: Orhan Enes Kuzu
Koreograf: Filiz Sızanlı
Dramaturg: Sibel Arıcan
Oynayanlar
Ali Eyidoğan
Hakkı Kuş
Ecren Can Serim
Korel Cezayirli
Zafer Ergül
Başak Boran Oksal
Mustafa Kılıkçı
Özlem Boyacı
Serhat Onbul
Nigar Berktin
Ceyda Çınar Onbul
Onur Birgi
Ahmet Barut
Kutan Gökkaya
Sinan Aktezcan
Emel Alnady