Füruzan Hüsrev Tökin, Muzaffer Hepgüler – Ahmet Açan Tiyatrosu’nun tanıtım broşürü için yazdığı yazısında komedyeni, “zor yetişen bir meyvaya” benzetir. Hakikaten öyledir. Hele ki tiyatro sahnesinde yetişen komedyenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bugün saymaya niyetlendiğimizde ismini ilk zikredeceğimiz isim şüphesiz Ali Poyrazoğlu‘dur. O, sahnelerimizin altmış küsur yıldır aralıksız güldüren tek komedyenidir.
Ali Poyrazoğlu’nu seyretmek bir şanstır. Yılların birikimine, eşsiz sahne rahatlığına, artık pek göremediğimiz klâsik usûl tabii oyunculuğa şahitlik etmek isteyenlerin yönelmesi gereken ilk adres Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’dur.
Yeni nesil seyirci, Ali Poyrazoğlu’nu sayıları neredeyse onu bulan tek kişilik oyunlarıyla tanır. Yaklaşık otuz sene evvel, “Ali Harikalar Diyârında”yla başladığı bu tek kişilik oyunlar yolculuğunu “Şıngır Şıngır Beyoğlu”, “Ödünç Yaşamlar”, “Habanera Makamı” gibi gösterileriyle sürdürmektedir. Ali Poyrazoğlu, “tek kişilik komedi” tarzının ilk örneklerinden sayılan gösterileriyle, geçmişle günümüz arasında kahkahalardan bir köprü kurmuştur.
Her ne kadar bugünün seyircisince sahnede hep tek kişilik bir ordu gibi tasavvur edilse de Ali Poyrazoğlu; vaktiyle yaptığı “Oğlum Çiçek Açtı”, “Çılgınlar Kulübü”, “Kobay”, “Hakkımı Ver Hakkı” piyesleriyle olgun seyircilerin hafızasında hâlâ tâzedir. Ulvi Uraz Tiyatrosu’nda, henüz on sekiz yaşındayken başrolünde yer aldığı “Utanmaz Adam” komedisinden beri aranılan bir “jön-komik”tir. Diğer kumpanyalarda canlandırdığı unutulmaz roller şöyle dursun, kendi trupunda oynadığı oyunlarla ülkemizde tarzı bakımından “ilk”tir. Hepsi de cesur ve avangart olan bu oyunlarla seyircisine müsamaha ve hoşgörü kazandırmıştır.
İşte bu öncü tiyatro insanımız, “Tak Tak Takıntı”dan yıllar sonra bir kaç senedir oynadığı “Tamamla Bizi Ey Aşk”ın yanına bir tek kişilik olmayan oyun daha ekledi: “Bir Yastıkta!”. Tamamen Ali Poyrazoğlu adaptesi olan bu iki kişilik piyeste partneriyse gene sahnelerimizin en başarılı aktrislerinden Güneş Berberoğlu…
Oyunu anlatmaya başlamadan önce size biraz da Güneş Berberoğlu’ndan bahsetmek istiyorum. Ali Poyrazoğlu’na daha evvel iki oyunda eşlik etmişti: Tak Tak Takıntı ve Tamamla Bizi Ey Aşk… Aslında Yıldız Kenter’in konservatuardan öğrencisi ve O’nun rol arkadaşlığında bulunmuş ama Yıldız Hanım’ın öğrencisi olup da tavrını kopyalamayan nadir oyunculardan biri. O kadar kendi ki, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu gibi tulûatın neredeyse şart olduğu bir tiyatroda bile rahatlıkla boy gösterebiliyor!
Oyuna gelirsek iki perde… Bir çiftin karşılıklı cilvesiyle başlayan temsil, aynı çiftin boşanmaya karar verip mal taksim etmesiyle devam ediyor. Çiftin bu âni hâl değişimi bir mizah malzemesi olarak başarıyla ortaya konuyor. Ali Poyrazoğlu cerrah bir kocaya hayat veriyor. Güneş Berberoğlu’nun canlandırdığı karakterle mütemadiyen ters düşüyor. Ayrılıyorlar. Her ikisi de ayrı hayat denizlerine yelken açıyor. Erkek başta, yalnız başına ev işlerinin üstesinden gelemediğinden barışmak istese de kadın pas vermiyor. Aralarındaki tek bağsa evlerinin emektârı Hatice Hanım. Hatice Hanım erkeğe de yeni evinde yardımcılık ediyor. Çiftin arasında mekik dokuyup yeniden bir araya gelmelerine vesile olmak istiyor fakat başaramıyor
Bu sırada her ikisi de kendilerine yeni bir partner buluyor. Yanlarında partnerleri olduğu hâlde bir akşam gece kulübünde tesadüfen karşılaşıyorlar. Kıskançlıkları sevgiyle perçinlenip o ân depreşiyor. İkisi de yeni partnerlerini eski eşine yakıştırmıyor. Gece ilerlerken kulüpte bir yakınlaşma oluyor. Sürprizi kaçmasın diye fazla teferruat vermeyip kesiyorum.
Nihayetinde tekrar bir araya gelen çift, kötü bir şoför olduğu başta da vurgulanan kadının kullandığı otomobilin kaza yapması sonucunda vefat ediyor ve piyesin kanaatimce en matrak bölümü başlıyor!
Bu bölümde, göğe yükselen ruhları; dünyadaki muhasebelerine burada da devam ediyorlar. Lâkin görüyorlar ki geldikleri yerde vaziyet bambaşkadır; dünyadaki hesaplar ve kavgalar dünyada kalmıştır… Ali Poyrazoğlu ve Güneş Berberoğlu bu kısımda hemen hepsi de alkışlı reaksiyon alan bir dolu hiciv içeren espriyle gezegenimize ayna tutarlar… “Bir Yastıkta” başlayıp istedikleri gibi bitmeyen ömürlerine esef ederler…
“Bir Yastıkta”, siyasî, sosyal ve tiyatro tarzı mizahı sevenlerin hiç kaçırmadan seyretmeleri gereken bir oyundur. Gülerek seyredeceksiniz ve inanın hiç pişman olmayacaksınız!