Kumbaracı50’nin 14-25 Kasım haftası programı açıklandı. Program şöyle:
|
Oyun, bir çağrı merkezinde geçiyor. “Hatırlatma Merkezi”nin şikâyet bölümünde, biri uzun zamandır çalışan, diğeri yeni işe başlayan iki kişinin gece vardiyası sırasında, çağrı sisteminde işler karışır. Buldukları çözümler ve cevaplar; gerilim ve mizahın iç içe geçtiği yüksek tempolu bir gece sonunda, onları çarpıcı bir gerçeğe ulaştırır. Yazan: Yiğit Sertdemir Oynayanlar: Gülhan Kadim, Yiğit Sertdemir |
|
Absürd Tiyatro’nun öncü yazarlarından IONESCO’nun 1951’de yazdığı “Ders” oyununda; hizmetçisiyle birlikte yaşayan bir öğretmenin evine, özel ders için yeni bir öğrenci gelir. Oyun, diyaloglar, ilişkiler hiç de beklendiği şekilde ilerlemez. Kimsenin aslında özgür olmadığı bir dünyada hem öğretmenin hem de öğrencinin ezberlere sığındığı, şiddetin bir farsa dönüştüğü, farsın içindeki şiddeti kustuğu ve bizim kendimizle yüzleştiğimiz bir hayat hikayesi. Bizim hikayemiz. Tıpkı oyunun karakterleri gibi döngüsel bir ‘oyunda’ aynı daireleri çizerek yaşıyoruz. Hepimizi bir diğerinin celladı haline getiren bir sistemin acıklı komik kuklalarıyız. Kahkahanın sefil tarafı hayatımızın özeti. Ders’e hoşgeldiniz. Yazan: Eugène Ionesco |
|
Matrak, dinamik ve sımsıcak bir oyun. Hikaye iklim krizinden yola çıkarak dallanıp budaklanıyor. Melih, Cevdet ve Orhan’ın kendi hikayelerinin de iç içe geçtiği, üç kişinin oynadığı çok kalabalık bir oyun. Oyun başlar başlamaz seyirci kendini o çok bildiği mahallelerden birinin içinde buluyor. Melih, Cevdet ve Orhan kendi dertlerine Dünya gezegeninin de derdini eklediğinde ortaya çıkan kaos oyun boyunca devam ediyor. Yazan: Volkan Çıkıntoğlu |
|
Annesinin ölümünden sonra annesine ait eşyalarla ne yapacağını bilemeyen bir kadın, cenazeden bir hafta sonra eşyaları mezat yoluyla satmaya karar verir. İlk defa mezatta satış yapan kadın karşılaştığı eşyalar ile hem geçmişini hem de unuttuğu hatıralarını anımsamaya başlar. Bu ilginç mezat; eşyalar, geçmiş, bugün ve hikâyeler aracığıyla bir kadının kendisini yeniden tanıma ve tanımlama oyununa dönüşür. Yazan: Yaşam Özlem Gülseven Oynayan: Tuğba Sorgun |
|
Haydi gel birlikte hayal kuralım. Söz ve müziğin kavşağında bir rüya paylaşalım. Masal gecemizin teması: “Rüyalar Anlatılmaz”. Judith Malika Liberman / Anlatıcı |
|
Herkes Yolunda, tiyatro, dans ve performans alanında çeşitli projelerde yer alan ve kendi projelerini de üreten sanatçının yazıp yönettiği ve aynı zamanda oynadığı ilk oyundur. Özgün ses tasarımının ve oyuncu bedeninin fiziksel sınırlarını araştırmaya yönelik düzenlenen hareketlerin merkezde olduğu bir hikâye anlatıcılığı biçimi kullanılarak oyunun masalsı dünyası kurulmaktadır. Oyuncunun, hareket ritmi, zaman, mekân ve seyirci ile kurduğu ilişki sahnede, karaktere özgü olan “oyunsu” tavrı yaratmaktadır. Karakterin; kent, sokak ve kadın-erkek ilişkilerine dair meseleleri ile kurduğu ilişki direkt, alaycı ve sorgulayıcı bir tavır üzerinden gerçekleşmektedir. *Sanatçı, Sevgi Soysal’ın Tutkulu Perçem ve Tezer Özlü’nün Yeniden Akdeniz adlı öykülerinden ilham alarak yola çıkmıştır. Yazan, Proje Tasarım, Oynayan: Meltem Gürlevik |
|
Şehrin “hüzünlü” ve “tuhaf” tarihinin bir derlemesi olan Reşat Ekrem Koçu’nun İstanbul Ansiklopedisi’nde Osmanlı İstanbul’unun müziğiyle de karşılaşılıyor. Çağlar Fidan ansiklopedide yer alan eski İstanbul şarkılarının notalarından, Galata “batakhaneleri”nde sahne alan ve geç Osmanlı İstanbul’unun ayak takımı arasında meşhur olan Şamram ve Peruz Hanımlar gibi kadın şarkıcıların kantolarından ve şehrin çalgılı kahvehanelerini kendilerine mesken edinmiş tulumbacıların müzikal zevklerinden bir seçki sunacak. Müzisyen: Çağlar Fidan |
|
Deli Kadın Hikâyeleri, aklın kıyısında gezinen, kadınlıklarını bir lanet gibi sırtlarında taşıyan, hepsi “kaybetmeye” yazgılı, içe işleyen yalnızlıklarıyla kalp burkan hayatları, varoluş kâbuslarını anlatan Mine Söğüt imzalı bir eser. Tiyatro uyarlamasını Meryem Şahin’in kaleme aldığı yorumlamada, oyuncu bir kadının kitaptaki hikâyeleri bir tiyatro oyunu olarak prova aşamasında yaşarken, içselleştirdiği yalnızlığıyla yüz yüze gelmesinin acıklı parodisini izleriz. Her biri unutulmayacak delilik hikâyeleri, her biri unutulmayacak sahnelerle farklı bir anlatı, karanlık bir komedi… Yazan: Meryem Şahin |
|
Sirkeci’den Halkalı’ya banliyo hattı boyunca yer alan duraklarda, bir kadından diğerine atlayan, birbirinin içine geçen kara komedi hikayeler. Birisi, kocası Mükerrem Bey’le ilgili bitmeyen çeşitli fanteziler kurar, diğeri sırtında ulaşamadığı bir kaşıntıyı kaşıyacak birini bulmak için bir sürü kapı çalar, diğeri de yazdığı senaryonun beğenilmesi için mutlu bir son bulmak zorundadır fakat her seferinde hayatın gerçeklerine çarpar. Bu üç kadın, aynı trendeki Hatice’nin hikayesini de birlikte anlatır. Hikayelerin hepsi Menekşe istasyonunda son bulur. Gaye Boralıoğlu’nun; “Mübarek Kadınlar” ve “Hepsi Hikaye” öykü kitaplarından 4 hikayeyi İsmail Sağır oyunlaştırdı. Yazar: Gaye Boralıoğlu Oynayanlar: Ayşegül Uraz, Gülhan Kadim, Sinem Öcalır |
|