Tiyatrocu Yılmaz Onay, ölümünün 5. yıldönümünde Ankara’da Nâzım Hikmet Kültür Merkezi ile Bilim, Sanat ve Edebiyat Derneği’nin birlikte düzenlediği etkinlikte anıldı.
Tiyatrocu Yılmaz Onay, ölümünün 5. yıldönümünde Ankara’da yapılan “Direniş ve Tiyatro” adlı etkinlikte anıldı. Nâzım Hikmet Kültür Merkezi ile Bilim, Sanat ve Edebiyat Derneği’nin birlikte düzenlediği etkinlikte Oğuz Gemalmaz ve Ankara Devlet Opera ve Balesi sanatçısı Tuncer Tercan yer aldı.
Oğuz Gemalmaz etkinlik boyunca, Onay’ın mücadele dolu yaşamı hakkında kesitler sundu. Tuncer Tercan sunuma seslendirdiği türkülerle eşlik etti.
Gemalmaz sunumuna epik tiyatronun amacı ile başladı:
“Epik tiyatro, politik amaçlı bir tiyatro düşüncesidir. Bertolt Brecht’in doğrudan sosyalizmin etkisiyle oluşturduğu ve seslendiği seyirci kitlesini de emekçi sınıf olarak belirlemiş bir kuramdır. Asıl amacı tiyatronun sıradan halkın gündelik sorunlarına indirilebileceğini göstermektir.
Brecht’e göre, görünenin ardındaki gerçeği göstermek, burjuva tiyatro algısıyla mümkün değildir. Tam tersine bu algıyı, yanılsamayı kıracak bir tiyatroya ihtiyaç vardır. Epik tiyatro seyirciyi bir gözlemci yapar, ondan yargıya varmasını ister.
Yılmaz Onay Brecht oyunları ile ilgili olarak şunları söyler:
“Brecht’e ilgimin giderek yükselmesi, sosyalist olarak onun dünya görüşüne ortak olmam ve o yönde geliştirdiği “ yabancılaştırma ” kuramını, kendi uygulamalarımızda da çok severek kullanabilir olmamız ve nihayet zaten dünya görüşüm nedeniyle bağlı olduğum gerçekçi tutumu en iyi kuramlaştırmış bir sanat adamı olduğunu görmemdir, diyebilirim.’”
Brecht’ten ‘Hitler Rejiminin Korku ve Sefaleti’ oyunu yasaklandı
1972’de Ankara Sanat Tiyatrosu’nda (AST) Bertolt Brecht’ten “Hitler Rejiminin Korku ve Sefaleti” oyununu sahneledi. (“Furcht und Elend des Dritten Reiches”) Bu oyun 29 bölümden oluşuyor. Her bölüm bir şiirle başlıyor. 30. Bölümün de bulunduğunu duymuştum. Brecht sürgünde iken Margarette Steffin ile birlikte Almanya’da olup bitenleri, gazete ve görgü tanıklarından duyduklarına göre not ediyordu. Bu notlara göre bu oyunu yazmıştı. Ankara’da dört kez oynanan oyun, beşinci kez Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencilerine oynanırken, Ankara Sıkıyönetim Kumandanlığı’nın 4 Nisan 1972 tarihli bildirimi ile yasaklandı. Bildirimde şöyle denilmekteydi:
“AST’ın oynadığı oyunlar bugüne kadar tetkik edilmiş, özellikle Nafile Dünya ve Hitler Rejimi sebebiyle kasıtlı ve maksatlı olduğu açıkça belirmiş olduğundan topluluğun faaliyeti sakıncalı mütalaa edilerek süresiz olarak kapatılmıştır.”
Türkiye İşçi Partisi’ne katılması
İşçi sınıfının politik mücadelesine de önem veren Yılmaz Onay, 1978 yılında Türkiye İşçi Partisi’ne üye oldu. 1979 yılında gerçekleştirilen senato seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi’nin İstanbul adayları arasında yer aldı. İşçi Kültür Derneği’ne Genel Başkan seçildi ve 12 Eylül askeri faşist darbesine kadar bu görevi sürdürdü.
Türkiye İşçi Partisi “Her Hal ve Şartta Görev Başında” kararı almıştı. Parti yasal bir yayın çıkartma kararı aldı. Derginin hazırlık toplantıları Yılmaz Onay’ın evinde gerçekleştirildi. Faşist darbeden dört ay sonra Ocak 1981 tarihinde ilk sayısı yayınlanan Bilim ve Sanat Dergisi’nin kültür/sanat bölümünün editörlüğünü üstlendi. Yazı çalışmalarının yanı sıra geniş bir sanatçı çevresinin dergi ile bağlantısının kurulmasını sağladı. Yılmaz Onay’ın Bilim Sanat Yayınları’ndan çıkan Pospelov’dan çevirdiği Edebiyat Bilimi edebiyatçıların başucu kitabıdır.
Çünkü adres defterinde adı yazılı kimselerin zarar görmeyeceğini düşünüyor.
Yılmaz Abi 1986 yılında tutuklandığında pipo içiyordu. Pipo tütünleri plastik poşet içerisindeydi. O poşetlerden birisinde tütün, birisinde de Yılmaz Abi’nin parça parça olmuş adres defteri bulunuyordu. Üzerindeki eşyaları teslim ederken tutanağa iki pipo tütünü diye yazılınca rahatlıyor, çünkü adres defterinde adı yazılı kimselerin zarar görmeyeceğini düşünüyor.
Sanat ve kapitalizm üzerine de şunları söyler Yılmaz Onay:
“Kapitalizm için, kitlelerin sanatla tanışma süreci ancak ticari bir kâr getirecekse ilgiye değer bulunuyor. Öyle olunca da, tanışılacak şey zaten sanat olmaktan çıkıyor. Dolayısıyla burada söz konusu olan husus, ancak Sovyetler Birliği’nde ciddiyetle ele alınabilmiş olan, kitlelerin gerçekten edebiyat, müzik, tiyatro, gibi sanatlarla haşır neşir olmalarını sağlamaktı ki, bunda savaş içinde bile ilerleme sağlama başarısı gösterilmişti.”
Gerçekçiliğin, bir sanatsal akım ya da 19. yüzyıla ait sanatsal bir biçim olarak görülmesine itiraz ediyor.
Yılmaz Onay’ın kapsamlı bir incelemesi ve manifestosu,” Gerçekçilik Yeniden” kitabı. Bu kitapta “Gerçekçilik”in, bir sanatsal “akım” ya da 19. yüzyıla ait sanatsal bir “biçim” olarak görülmesine itiraz ediyor. “Yalnızca kendine özgürlükçü, kendine demokrat örgütlü bir azınlığın demagoji ve yalanlarla yönettiği günümüz dünyasında “gerçekçilik, ezilen kitlelerin elinde güçlü bir silah, tüm yönleriyle yaşamsal bir “tutum” olarak beliriyor” diyor. Bu kitap ayrıca Türkçe’ye henüz çevrilmemiş olan Brecht-Lukacs çatışmasının ayrıntılarını da içeriyor.
‘Nazım Hikmet’in tiyatrosu, tiyatronun özgül duyarlılığıyla kavranmalıdır’
Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, 13-14 Ekim 1995 günlerinde, Nâzım’ın tiyatrosunu konu alan bir yuvarlak masa toplantısı yapmıştır. Yılmaz Onay bu toplantıda şöyle konuşur:
“Nazım Hikmet’in tiyatrosu, şiirinin gölgesinde kalınmaksızın, bu tür önyargıların etkisinden sıyrılarak, tiyatro sanatının özgül duyarlılığıyla kavranmalıdır. Böyle bağımsız yaklaşıldığında Nazım’ın tiyatro sanatımızı dünyaya taşımada dayanabileceğimiz oyun yazarlarımızın en önde gelenleri içinde olduğu da görülecektir. Nâzım’ın tiyatrosunun klasik olarak değeri, onun ürünlerinin taşıdığı güncelliklerde, genel insansal ve ileriye dönük sürekli tazelikte yatmaktadır.”
Bu nedenle Yılmaz Onay, Nâzım Hikmet Kültür Merkezi ile birlikte 2004 yılından itibaren geleneksel Nazım Günleri / Okuma Tiyatrosu etkinlikleri düzenlemiş, oyunların dramaturjisini yapmış ve sahneye koymuştur.
Gemalmaz sözlerine yine Onay’ın sözleri ile son verdi:
“Lütfen göğüsleyebileceğiniz kadarını üstlenin. Çünkü bence en değerli komünist, yaşam boyu her koşula dayanabilmiş ve son nefesine dek komünist olarak direnmiş, komünist olarak yaşayabilmiş kişidir.”
Kaynak: https://haber.sol.org.tr/haber/tiyatro-direniscisi-usta-sanatci-yilmaz-onay-ankarada-anildi-363162