İzlediğiniz filmin alt metninde hangi anlamlar yatıyor? Kendinizi keşfetmeye hazır mısınız? Çocuğunuz felsefe yapabilir mi? Bu soruların tüm yanıtları sofiAkademi’de. Pratisyen Hekim Ümit Yücetin, tiyatrocu Abdullah Yıldırım ve dramaturg Ruteba Doğan; sofiAkademi’de bilgi ve yeteneklerini birleştirdi. Bu üçlüyle yaptığımız röportajda çocuklarla felsefe yapmanın neden gerekli olduğundan, yetişkinler için atölye çalışmalarına kadar birçok bilgi edindik. Keyifli okumalar.
Bize kendinizden bahsedebilir misiniz?
Ümit Yücetin: 1968 doğumluyum, Antalyalıyım. 1991’de Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. Uzun yıllar pratisyen hekim olarak görev yaptıktan sonra emekli oldum. Çocukluğumda başlayan edebiyat sevgim beni iyi bir okur yaptı. Bir süre Vatan Gazetesi’nin Kitap Eki’nde kitap tanıtım yazıları yazdım. Beş yıl boyunca Ruteba Hoca ile yazarlık ve derin okuma çalışmaları yaptık. Sinema, felsefe, sosyoloji, seyahat ilgi alanlarımdı. İnsana dair merakım, yolumun koçluk eğitimleriyle kesişmesini sağladı. Gelişim ve değişim koçluğu ve ebeveyn koçluğu eğitimleri aldım. Yirmi yaşında bir kızım var.
Abdullah Yıldırım: 1989 Urfa doğumluyum. Oyunculuk serüvenim Şanlı Urfa Belediye Tiyatrosu’nda başladı. Ardından Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuarı Sahne Sanatları Bölümü Tiyatro Ana Sanat Dalı Oyunculuk Bölümü’nden mezun oldum. Altı yıldır yetişkinlerle ve çocuklarla doğaçlama, tiyatro çalışmaları gerçekleştiriyorum. Şu an sofiAkademi’de çalışmalarımı sürdürüyorum. Beş yıldır ‘Yersiz Yurtsuz Tiyatro’nun kurucusu ve oyuncusu olarak var olmaktayım.
Ruteba Doğan: 1983 Ankara doğumluyum. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü Dramatik Yazarlık Ana Sanat Dalı Bölümü mezunuyum. 2007’de Antalya’ya yerleştim. Farklı eğitim kurumlarında yaratıcı drama eğitmenliği yaptım. Yetişkinlerle, ‘Yaratıcı Yazarlık’ ve ‘Film Okuma’ atölye çalışmaları yürütüyorum. Antalya Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nde dokuz yıl süren eğitmenlik sürecim oldu. Antalya Şehir Tiyatrosu’nda dört yıl dramaturg olarak görev aldım. Antalya’nın özel tiyatrolarından ‘Yersiz Yurtsuz Tiyatro’nun kurucusu olarak beş sezondur yazıp yönettiğim oyunları sahneliyoruz. Yüksek lisans sürecimde felsefe ve tiyatro üzerine çalıştım. Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘Çocuklar İçin Felsefe Eğitmen Eğitimi’ programına katıldım. Aileler ve eğitimcilerle ‘Çocuklar İçin Felsefe’ eğitimini yöntem olarak kullandığım atölyeler devam ediyor. Beş yaşında bir kızım var.
sofiAkademi’nin hayata geçiş hikayesini dinleyebilir miyiz?
Ü.Y.: Ruteba Hoca ile beş yıl önce başlayan hoca-öğrenci ilişkimiz, süreç içinde kıymetli bir dostluğa dönüştü. Ruteba Hoca atölye çalışmalarını bir çatı altında toplamak istiyordu. Sonra bu hayali birlikte kurmaya başladık, düşünceler daha da genişledi, felsefenin, sanatın, edebiyatın, eğitimin, kişisel gelişim ve danışmanlık çalışmalarının içinde yer alabileceği bir çatı oluşturma fikri belirdi. Aynı hayale ortaklık ediyorduk: Çocuklar ve yetişkinler için sanatsal ve düşünsel üretimlerin yapılıp, paylaşıldığı bir yer. Bu hayal sofiAkademi’yi doğurdu.
sofiAkademi’de yapılan atölye çalışmaları neler? Kısaca anlatabilir misiniz?
Ü.Y.: Yetişkinler ve çocuklar için düzenlenen birçok atölye çalışmamız bulunuyor. Çocuklar için iki ana atölyemiz var, ‘Çocuklar İçin Felsefe Atölyesi’ ve ‘Çocuklarla Yaratıcı Yazı Atölyesi’. Bu atölyeler dışında ‘Çocuklar için Mitoloji’, ‘Çocuklar İçin Film Okuma Atölyesi’, ‘Çocuklarla Edebiyat ve Kitap Okuma’ atölyelerini sürdürüyoruz. Yetişkinler için de ‘Film Okuma Atölyesi’ , ‘Edebiyat Atölyesi’, ‘Doğaçlama/Tiyatro Atölyesi’, ‘Yaratıcı Yazı Atölyesi’. Kurumlar için düzenlediğimiz ‘Kurumlarla Tiyatro Oyunu Atölyesi’ ve ‘Kurumlarla Sanatsal Gelişim Atölyesi’ çalışmalarımız var. Yetişkinlerle ‘çocukluk felsefesi ve çocuk edebiyatı’ üzerine kurulu olan ‘Çocuğuma Kitap Okuyorum’, ‘Çocuğumla Düşünüyorum’ atölyeleri bireysel eğitim ve gelişim adına katılımcılarımızın varlığıyla yeni projeler yaratıyor.
Çocuklarla felsefe alanına sizi çeken ne oldu?
R.D.: Çocukların yaratıcı ve sorgulayıcı düşünceleri. O düşüncelere ulaşabilmek, o düşünceleri açabilmek için hep bir şey yapmak istedim. 13 yıldır çocuklarla çalışıyorum. Çocuk tiyatrosu, çocuk edebiyatı eğitimini aldığım, üretim verdiğim alan. Çocuk oyunları, öyküleri yazarken, çocuklarla oynarken, aslında yaratıcı ve sorgulayıcı bir düşünme pratiğini hep uyguluyordum. Sadece bunun adının ‘Çocuklar İçin Felsefe’ olduğunu bilmiyordum, zaten o dönemlerde Türkiye’de çocuklar için felsefe eğitimi veren bir yer de yoktu. Sonrasında Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘Çocuklar İçin Felsefe Eğitmen Eğitimi’ programına katıldım.
“Çocuklara ne düşüneceğini öğretmiyoruz, nasıl düşüneceklerini bulmalarına yardımcı oluyoruz.”
Peki çocukların felsefeye ilgisi nasıl? Pratikte nasıl işliyor bu atölye?
R.D.: Aslında “Çocukların düşünmeye karşı ilgisi nasıl?” diye soruyoruz. Çocukluk, düşünme eyleminin en aktif ve özgün olduğu dönem ama genellikle aile, okul, toplum çocuğa ‘ne düşüneceğini öğreten’ yapılar olarak beliriyor. Çocuklar düşüncelerini değil, ezberlediklerini, öğrendiklerini konuşuyor; düşünmeyi unutuyor. ‘Çocuklar İçin Felsefe’ tam da bu süreçte devreye giren bir çalışma. Çocuklarla pratikte, bir konu, kavram, değer hakkında düşünüp, sorguluyoruz. Çocuklara ne düşüneceğini öğretmiyoruz, nasıl düşüneceklerini bulmalarına yardımcı oluyoruz. Kendi düşüncelerini anlatabilmek, farklı düşünceleri dinleyerek tanımak, yorum yapabilme yeteneğini geliştirmek çalışmanın en temel kazanımları. Örneğin adalet kavramı üzerine düşünüp sorgularken, akran zorbalığını konuşmaya başlayabiliyorsunuz ama “Akran zorbalığı nedir?” diye sorsanız kısır bir münazaradan öteye geçemezsiniz. Kaldı ki konuşma sırasında Aristo’nun adı geçiyor, dolaylı olarak bu bilgiyi de alıyor çocuk ama “Ben Aristo anlatacağım size” derseniz aranızdaki mesafeyi siz düşünün…
‘Çocuklar İçin Felsefe’ çalışmasına başlamak içi bir yaş sınırı var mı?
R.D.: Çocuğun düşünmeye başladığının en basit işareti sorularıdır. Soru soran ve konuşmak isteyen çocuk için süreç başlamıştır. Okul öncesi çocuklarla beş yaş ile ‘Çocuklar İçin Felsefe’ eğitimine başlayabilirsiniz. Sekiz yaş ve üzeri ise ‘Çocuklar İçin Felsefe’nin kazanımlarını somut bir şekilde gözlemleyebileceğiniz en aktif süreç.
Atölyelerde sizi şaşırtan şeyler oluyor mu?
R.D.: Her atölyede, her yaş grubunda istisnasız şaşırtan bir şeyle karşılaşıyorum. Çocukların düşünceleri, cümleleri bazen birçok filozofun anlattığının özünü veriyor, bazen de yetişkin dünyasında unuttuğunuz derinlikte olabiliyorlar. Sade ama samimi ve özgün cevaplar. Çocukların cümlelerini paylaştığımda aileler şaşırıyor, “Bunu benim çocuğum mu düşünüp, söyledi?” diye soruyorlar.
Bu yaptığınız atölyelerin okullara uygulanabilirliği hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu konuyla ilgili çalışmalarınız var mı?
Ü. Y.: ‘Çocuklar İçin Felsefe’ bazı okulların eğitim programında yerini aldı ve uygulamaya geçti. Bazı okullar ise yaratıcı düşünme, düşünme atölyesi adında kulüp çalışmaları yapıyor. ‘Çocuklar İçin Felsefe’nin okullarda doğru bir şekilde uygulamaya geçmesi çok önemli. Biz okullarla ‘Çocuklar İçin Felsefe’ çalışmasını iki şekilde yürütüyoruz. Öğretmenlerle eğitmen eğitimi çalışmaları yapıyoruz ve ‘Çocuklar İçin Felsefe’ eğitimini öğretmenlere anlatıyoruz. Diğer çalışmamız ise okulun öğrencileri için düzenlenen ‘Çocuklar İçin Felsefe Atölyesi.’ Ayrıca veliler için seminer çalışmalarımız da mevcut.
Atölyelere katılan çocukların ailelerinden nasıl geri dönüşler oldu bu zamana kadar?
R.D.: ‘Çocuklar İçin Felsefe Atölyesi’nde felsefe ile yaratıcı yazarlık ve çocuk edebiyatı çalışmalarını birlikte yürütüyorum. Çocuklar, düşüncelerini yazıyor. Yaratıcı drama ile düşüncelerini, yazdıklarını oynuyorlar. Yazı yazmayı henüz bilmeyen çocuklar resim yaparak düşüncelerini paylaşıyor. Aileler süreci yazılar, resimler üzerinden de gözlemleyebiliyor. “Sadece düşünceleri değil; davranışları, cümleleri, yazdıkları gelişti, değişti. Özgüveni yükseldi. Kitap okumaya başladı. Daha saygılı dinliyor. Ben de kendimi geliştirmek için ne yapabilirim?” Bunlar ailelerden en sık duyduğum geri dönüş cümleleri oluyor.
‘Çocuğuma Kitap Okuyorum’ ve ‘Çocuğumla Düşünüyorum’ atölyelerinizi tanıtabilir misiniz?
R.D.: Yetişkinler için ‘Çocuklar İçin Felsefe’ eğitimini yöntem olarak kullandığımız iki farklı çalışma var. ‘Çocuğuma Kitap Okuyorum’ ve ‘Çocuğumla Düşünüyorum’ atölyeleri. Bu atölyeler ‘çocuk kim, çocukluk nedir, çocuk ne düşünür, ne anlatır, ne söyler’ gibi sorular üzerinden hareket ediyor. Atölyenin amacı, değişen sosyopsikolojik yapı içinde çocuğu, çocukluğu, çocukla yetişkinin/ebeveynin ilişkisini tanımlamak. Çocuk – yetişkin iletişimini geliştirebilmek. Çocuk edebiyatı, çocuk kitapları her iki atölyenin de içeriğinde yer alıyor. Çocukla edebiyat üzerinden düşünebilmek, iletişim kurabilmek atölyenin bir diğer önemli amacı. ‘Çocuğa kitap nasıl okunur?’, ‘Nasıl kitaplar seçilmeli?’ soruları üzerinden kitap okuyor, tanıtıyor, çocuk/kitap/yetişkin arasındaki dizgeyi anlatıyoruz. Kitap ve edebiyat çocuğa bir şey anlatabileceğimiz ilk yer.
Yetişkinler için de Doğaçlama ve Tiyatro Atölyesi var. Tam olarak nedir, neler yapıyorsunuz bu atölyede?
A.Y.: Yetişkinler için Doğaçlama ve Tiyatro Atölyesi’nde oyun kavramı üzerinden yola çıkarak, yaratıcı drama çalışmalarındaki egzersizleri, oyunları oynuyoruz önce. Bu süreç katılımcıların rahatlamasını, oyun aracılığıyla farkında olmadıkları duygu ve düşünceleri bulmalarını sağlıyor. Bu aşamadan sonra doğaçlama sanatının temel kurallarını, tekniklerini paylaşıyoruz onlarla. Oyun ile oynamak arasındaki farkı bulmaya çalışıyoruz. Ardından tiyatro sanatındaki oyunculuk anlayışları üzerine konuşuyor, rol çalışmaları yapıyoruz.
Okuyucularımız bu atölyeye katıldıklarında kazanımları ne olur?
A. Y.: Bu atölye temelinde bir özgüven çalışması. Kişiler arası iletişim becerisini geliştirebilmek, kişinin kendiyle tanışmasına yardımcı olabilmek en büyük amacımız. Sürecin içinde beden dili, nefes kullanımı gibi belli başlı teknik bilgiler de veriliyor ama amaç katılımcılara, hayatın içindeki oyun alanlarında ne oynuyoruz, nasıl oynuyoruz, aslında kimiz, ama kimi oynuyoruz gibi soruları oyun aracılığıyla sordurabilmek. Sonrasında bu soruları oyuna dönüştürüyoruz.
Peki film okuma atölyesi nasıl işliyor? Sinema severleri neler bekliyor bu atölyede?
R.D.: ‘Film Okuma Atölyesi’ bir anlatı analizi çalışması. Filmi birlikte izleyip, sonrasında filmin alt metin okumasını yapıyoruz. Filmde gördüğümüz şey ile filmin göstermek istediği, anlatmak istediği şey arasındaki ilişkiyi konuşuyoruz. Katılımcılara anlamları algılamak, analiz edebilmek, yorumlamak keyif veriyor. Bir de daha çok sanat sineması olarak tanımlanan filmler seçilmesi sinema ile olan ilişkileri adına katılımcıları sevindiriyor.
Gelelim ‘Yersiz Yurtsuz Tiyatro’ya. Neden ‘Yersiz Yurtsuz’? Bir nedeni var mı?
R.D.: ‘Yersiz Yurtsuz’ kavramını anlatmak gerçekten uzun bir konu; felsefenin, sosyolojinin, psikolojinin, edebiyatın, mimari düşüncenin güçlü bir kavramı. Tüm bunları kapsayan bir bakışla, ‘Yersiz Yurtsuz’ yaşadığımız zamanda, mekanda, tüm ilişki biçimlerinde insanı yersiz yurtsuz bırakan, yersiz yurtsuzluğu zorunlu kılan şeyleri anlatabilmek için tiyatromuza verdiğimiz bir isim oldu.
Şu an kaç oyununuz var? Nerelerde izleyebiliriz?
A.Y.: ‘Yersiz Yurtsuz Tiyatro’ beş yıldır her sezon yeni bir oyun sahneliyor. ‘Şipşak,’ ‘Bamgüm,’ ‘Bozlak,’ ‘Şeylerin Sonu’ ve bu sezon sahneleyeceğimiz’ İlk Gün İçin İyi Başlangıç’ ile beş oyunumuz var. Bu sezon sofiAkademi’nin sahnesinde seyircimizle buluşacağız.
Sofi Akademi iletişim:
Telefon: 0534 797 96 48 – 0534 254 32 20 – 0533 354 23 36 • Email:akademisofi@gmail.com
Adres: Balbey, Şht. Binbaşı Cengiz Toytunç Cd., Muratpaşa/Antalya, Türkiye