Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın yeni oyunu “Tamara’nın Çığlıkları”, E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hükümlü ve tutuklu kadınlar için sahnelendi.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın, “Tamara’nın Çığlıkları” adlı yeni oyunu E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan hükümlü ve tutuklu kadınlar için sahnelendi. Yazarlığını Canan Aksoy, yönetmenliğini Ata Aksoy, oyunculuklarını Handan Ekici ile Ata Aksoy’un yaptığı ve kadın sorunlarını ele alan “Tamara’nın Çığlıkları” büyük beğeni topladı.
Tamara’nın Çığlıkları tiyatro oyununu hükümlü ve tutuklu kadınların yanı sıra Ceza İnfaz Kurumu yetkilileri de izledi.
Tamara’nın Çığlıkları Hakkında
Tamara’nın Çığlıkları, Mezopotamya’dan Endülüs’e, Endülüs’ten Anadolu’ya tüm dünya dadınlarına ses veriyor.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu tarafından sahneye konulan “Tamara’nın Çığlıkları” adlı oyun sezon başından bu yana farklı şehirlerde farklı sahnelerde gösterimde. Canan Aksoy’un yazdığı, Ata Aksoy’un yönettiği, Handan Ekici ve M.Ata Aksoy’un oyunculuğunu üstlendiği “Tamara’nın Çığlıkları”, Diyarbakır’ın yanı sıra, Adana ,Van ve Ankara Uluslararası Tiyatro Festivalinin ardından Trabzon’ da sahnelendi.
“Tamara’nın Çığlıkları” Mezopotamya’dan Endülüs’e, Endülüs’ten Anadolu’ya kadınların ortak acılarını, kederlerini ve varoluşsal mücadelesini bir çok dilde ve kültürde pandomim, flamenko ve şiir sanatlarını kullanarak anlatıyor.
Oyun, kadınların iç dünyalarındaki hüznü, coşkuyu gerçeküstü ve büyüleyici bir atmosferde ışık ve renk oyunlarıyla izleyiciye sunuyor.
Kadınların evreninde çizilen sınırlara, duvarlara karşın tüm kadınların isyanını, başkaldırısını, sancılarını sürekli devinimler ve içsel hesaplaşmalarla adeta kendini doğurarak gösteriyor.
Kadınların engellendiği bir dünyada, Tamara önüne çıkan duvarları aşmaya çalışırken aynadaki farklı sesler ve karakterlerle de hesaplaşır. Tamara müzikle, dansla ruhunu arındırırken varoluşunu da anlamlandırmak için mücadele verir. Dışarıdan gelen fısıltılara, bölünmelere karşın kendini bütünlemeye çalışır.
İnsanın varoluşuna, kendine en yakın hissettiren, yenileyen araç sanat olduğu için Tamara’nın kendi varoluşunu var etmesinde, yeniden doğuşunda sanatın bir çok dalı Tamara’ya arkadaşlık eder. Tamara kendi çığlığının sesinde ve aynada gördüğü çatlaklarda mim ve flamenko ile kaderine başkaldırır. Tamara, güneşin doğuşuyla ,onu kendinden uzaklaştıran, benliğinde karmaşalar yaratan ve çekiştiren her sese karşın dimdik ayakta durmayı öğrenir.
Tamara, kadınların bir kez doğma cesareti gösterdiklerinde bir daha hiçbir şeyin onları yıkamayacağını etkileyici bir dil ve üslupla anlatıyor.
Tamara’nın ruhunun derinlikleri, ruhani başkaldırışı ve ondan yükselen lirik bir çığlık. Kendi içinde ve coğrafi olarak kaybolmuş bir kadının kendini keşfetme ve yeni çıkışlar arama yolculuğunda Anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğuşu…
Tamara’dan yola çıkılarak kadının tüm coğrafyalarda kendine, ülkesine ve başka ülkelerde mülteci olma durumunun anlatıldığı; tiyatro, pantomim ve dansı buluşturan, lirik şiirin bağlayıcı unsur olarak kullanıldığı disiplinler arası performans…
Tek bir cümle ile özetlersek: başka bir çıkış umudunu kaybetmediğin sürece her zaman vardır!
Oyunun Künyesi:
Yazan: Ata Aksoy-Canan Aksoy
Yöneten: Ata Aksoy
Yönetmen Yardımcısı: Handan Ekici
Dramaturg: Seda Tansüker
Asistanlar: Murat Fidan- Zeliha Tural
Koreograf: Nazlı Eren
Kondüvit: Hasan Bükey
Işık Tasarım: Bayram Can
Dekor Tasarım: Grup Çalışması
Kostüm Tasarım: Ata Aksoy
Dekor uygulama: Hacı Ayer- İlyas Alçay
Işık Uygulama: Mehmet Doğu
Efekt: Hatip Ertaş
Sahne Amiri: Fuat Özdemir
OYNAYANLAR:
Handan Ekici
Ata Aksoy