2023’te Tiyatroların Bir Özeti: Ekiplerin ve Seyircinin Ahvali

editor
2,4K Okunma
Ekonomisinden hava muhalefetine kadar, vergisinden seyirci bulmasına kadar cebelleşen tiyatrolar sorunlarını çözüme kavuşturmasalar da 2023’ü yine de üretken bir biçimde değerlendirdi.

Kübra Yeter’in Evrensel gazetesinde yayınlanan yazısını okurlarımzla paylaşıyoruz:

Umut dolu başladığımız 2023’ü hafızalarımızdan silme temennisiyle kapatıyoruz. Hepimiz için zor bir yıldı bu yıl ve haliyle kültür sanat alanı için de kolay olmadı. Pandeminin yıkıcı etkilerinden kurtulmaya çalışan tiyatrolar, 2023’e büyük bir heyecanla başlamış ve icra ettikleri sanatın ruhunu, tutkusunu heybelerine katmış, hazırlıklara girişmişti. Yeni yıl, yeni oyun, yeniden tiyatro… Fakat ne yazık ki işler yine umulduğu gibi gitmedi. Başını güç bela doğrultmaya çalışan ekipler pandeminin ardından bir de her gün katlanan ekonomik krizle sınandı. Tablo zorlayıcıydı ama her şeye rağmen yeni oyunlar, yeni ekipler aramıza katıldı ve tiyatro bir şekilde “Yıkılmadık ama yan yattık” yılından çıkmayı başardı.

Henüz daha yılın başında, ocak ayında prömiyerlere katılıp yıla tempolu başlamışken 6 Şubat’ta büyük bir felaketi yaşadık. Ülkece tek gündemimiz bu deprem olmuştu ki başka türlüsü düşünülemezdi. Ortada sarmamız gereken acı bir yara vardı. Toplumsal felaketlerde tecrübe ettiğimiz üzere yine ilk elden tiyatrolar kapandı, oyunlar bir süre durdu. Yaşanılan felaket herkeste büyük bir moral bozukluğu yarattı fakat bu süreçte çoğu ekibin sahnesini dayanışma noktasına çevirdiğine de şahitlik ettik. Kimi oyuncular yardım ağında görev aldı kimi çadır kentlerde çocuklarla özel olarak çalıştı ve tiyatroyu iyileştirici bir güç olarak kullandı. Sahneler yarı açık yarı kapalı mayıs ayına kadar ayakta kalmaya ve yine de üretmeye devam etti. Yaz aylarında da ekiplerin açık hava sahnelerinde yer aldığını ve 2023-24 sezonu için provalara başladığını gördük.

PERDENİN ALTINDA KALMAK

2023 yılı bir yandan ekonomik krizin yaşamın her alanını hızla kuşattığı bir yıldı. Pandemi döneminde sıklıkla tartışılan ve gündem edilen tiyatrolara destek, mekan kiralarındaki problemler, bilet fiyatlarındaki KDV oranları bu yıl da bir sonuca ulaşmadı. Hatta ekipler KDV oranlarının yüzde 1’e düşürülmesini talep eder ve beklerken KDV’nin yüzde 10’a çıkartılmasıyla yeni bir hüsrana uğradılar. Pandemide yapılan göstermelik desteklerden vazgeçildi ne devlet ne yerel yönetimler tiyatroların geleceğini garanti altına alacak herhangi bir adım attı. Bu vergiler de gösteriyor ki tiyatrolara bir defa daha “Perdenin altında kalın, başınızın çaresine bakın” denildi. Tiyatroların ayakta kalabilmesi yine seyircilerin ve tiyatroseverlerin kendi çabasına bağlı. Bu ekonomik koşullarda kim ne kadar taşın altına elini koyabilirse o kadar. Oysa artık hiçbir vatandaşın gemiyi kendi çabasıyla yürütmesine imkan yok. Diğer yandan, ülkece barınma sorunu yaşadığımız ve her bir kiracı yurttaşın ev sahipleriyle davalık olduğu bugünlerde tiyatrolar da herkes gibi artan kira kabusuyla yüz yüze geldi. Maliyetleri karşılayamayan birçok ekip 2023’te sahnelere veda etmek durumunda kaldı. Müjdat Gezen Tiyatrosunun da tam böylesi bir süreçte satılığa çıkartıldığı haberini aldık.

BAHARİYE’NİN IŞILTISI KİMİN İÇİN?

 

Ekonomik kriz elbette yalnız tiyatro üreticilerine ve emekçilerine yansımıyordu kuşkusuz. Tiyatro izleyicisi de bundan mustaripti ki yıl sonunu bu sorunla getirmiş olduk. Önceden her kesime tiyatronun ulaştığını söylemek doğru olmaz ama geldiğimiz noktada tiyatronun emekçi kesimden biraz daha uzaklaştığını ve deyim yerindeyse daha hali vakti yerinde bir kesimin tercih edebildiği bir sanat alanı olduğu tespitini yapabiliriz. Asgari ücretin insani yaşam koşullarının katbekat altında kalması, maaşların erimesi, geçim derdinin daha da çetrefilleşmesi bunun nedenlerinden biri. Hal böyle olunca tiyatro, emekçi kesim için artık bir lüks haline geldi. Bilet fiyatlarının artması, yurt dışından gelen ekiplerin veya büyük prodüksiyonlu işlerin maliyetleri ister istemez seyirciyi de dönüştürüyor. Bugün bir oyun izlemeye giden kesimle yan yana geldiğimizde bu farkı açık bir biçimde görebiliyoruz. Bunun ufak bir örneğini geçtiğimiz günlerde Kadıköy Belediyesinde çalışan bir işçinin Evrensel gazetesinde yayımlanan bir röportajında görmüş olduk. Şöyle diyordu işçi: “O caddede bir mekanda oturamıyorum. Önünü süpürdüğüm tiyatro salonundan içeri giremiyorum. Bahariye’nin bu ışıltısı benim değilmiş gibi hissediyorum.”

LİYAKAT…

Diğer yandan, Türkiye’nin son yirmi yılını da kapsayan ve 2023’te de dilimizde çokça yer bulan bir konu başlığı vardı: Liyakat! Devlet kurumlarında, yerel yönetimlerde, akademide, sanatta… Her yerde dikkat çekilen bir meseleydi ve AKP’nin sanırım yıllarca birçok kurumun içini boşaltan ve ısrarla körüklediği politikasının bir sonucuydu. Bu tartışma tiyatrolarda ağustos ayında Tamer Karadağlı’nın Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğüne atanmasıyla yeniden alevlendi. AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın atamasıyla göreve gelen Tamer Karadağlı’nın Türkiye tiyatrosuna katkısı ne ölçüdeydi de bu atama gerçekleşti bilemiyoruz. Hepimizin bir tahmini var elbet ama sonuçlarını önümüzdeki yıllarda hep birlikte göreceğiz. Bu iş bilmezlik ve umursamazlık hali, liyakatsiz yönetim şekli belediyelere de sirayet etmiş bir durumda elbette ki 2023’te böylesi bir duruma Tiyatro Pera’nın başına gelen sorumsuzlukta da şahit olduk. Tiyatro Pera’nın 22 yıllık emeği İBB Kültür Dairesinin onlara tahsis ettiği depodan haberleri ve izni olmadan alınmış, koca emek kaybedilmişti. Tiyatro Pera’nın Kurucusu ve Sanat Yönetmeni Nesrin Kazankaya, yaşadıkları karşısında İBB Kültür Dairesini sorumlu göstererek sosyal medya hesaplarından konu hakkında bir açıklama yapmıştı. Ve bu liyakatsizliği “Kuşkusuz farkında ve bilicindeyiz ki ülkemizde bunca acı varken, insanlar yok yere hapislerde tutulup yaşamları mahvedilirken, yaşadıklarımız hafif kalabilir. Ancak bu da ülkemizdeki büyük çürümenin bir parçasıdır ve bu zalim parçalar birleşip felaketimizi oluşturuyor” sözleriyle duyurmuştu.

BAĞIMSIZ TİYATROLAR ZORLANDI

Toparlamak gerekirse ekonomisinden hava muhalefetine kadar, vergisinden seyirci bulmasına kadar cebelleşen tiyatrolar sorunlarını çözüme kavuşturmasalar da 2023’ü yine de üretken bir biçimde değerlendirdi. Sezonda çokça yeni oyun sahnelendi. Pandeminin tek kişilik metinleri yerini daha kalabalık ekiplere ve hatta büyük prodüksiyonlu işlere bıraktı. Oyunların çok olması uzaktan güzel görünüyor olabilir fakat biraz daha derine indikçe yıl boyunca kaliteli iş ile makyaj yapılmış işler arasında gezindiğimizi söyleyebilirim. Yine bu yıl yapımcıların, “ünlü”lerin bu alana daha fazla rağbet ettiğini de prodüksiyonlu işlerde gördük. Haliyle daha az bütçeli bağımsız tiyatrolar bu büyük işler karşısında epeyce zorlandı, oyunlarını sahnelemede güçlük çekti ve diğer işlere nazaran daha az görünür oldular. Her ne kadar verimli bir yıl olarak değerlendirilse de 2023, tiyatro dünyasının içindeki eşitsizliği daha net çerçevelerle bizlere sunmuş oldu. Ne yazık ki bu eşitsizlik de tiyatroda gerçek bir örgütlenme olmadan (oyuncusundan emekçisine kadar), tiyatroların sorunları sağlam bir zeminde tartışılmadan aşılamayacak gibi duruyor.

Yazıyı yine de her şeye rağmen yıl boyunca izlediğimiz güzel oyunları anarak bitirelim: Bir Terennüm / Orchestra Theatre, İki Kore’nin Birleşmesi / Moda Sahnesi, Büyük Zarifi Apartmanı / İstos Sahne, Ders / Kumbaracı50, Sevgi Soysal Yaşamakta Israr Ediyor / BGST Tiyatro, Café Müller / Tanztheater Wuppertal, Hamiyet / Mom Menajerlik-Peyk Yapım.

2024 hem bizler için hem de tiyatro için dayanışmanın ve mücadelenin yükseldiği bir yıl olsun.

KÜBRA YETER

 

Kaynak: https://www.evrensel.net/haber/507113/2023te-tiyatrolarin-bir-ozeti-ekiplerin-ve-seyircinin-ahvali

Benzer Yazılar

Bu web sitesi size daha iyi bir performans sunmak için cookie kullanmaktadır. kabul edin Devamını Oku